24 Ağustos 2013 Cumartesi

Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (ek-10 bildirimi hk.)

Aylık prim ve hizmet belgesinin düzenlenmesi, verilmesi ve saklanması ile ilgili olarak;
102/14 (ESKİ HALİ)
(14) Genel bütçeye dahil dairelerin, özel bütçeli idarelerin, döner sermayelerin, fonların,
belediyelerin, il özel idarelerinin, belediyeler ve il özel idareleri tarafından kurulan birlik ve
işletmelerin, bütçeden yardım alan kuruluşlar ile özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum,
kurul, üst kurul ve kuruluşların, kamu iktisadi teşebbüslerinin ve bunların bağlı ortaklıkları ile
müessese ve işletmelerinde ve sermayesinin %50'sinden fazlası kamuya ait olan diğer
ortaklıklarının, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının ve üst kuruluşlarının,
sendikaların, vakıfların, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamındaki kuruluşların işyerleri ve
toplu iş sözleşmesi yapılan işyerleri ile 30 ve üzerinde sigortalının çalıştırıldığı aylara ilişkin
özel sektör işyerlerinde eksik gün bildirim nedenlerinin aylık prim ve hizmet belgesinde
belirtilmesi yeterlidir. Bu işyerleri için ayrıca eksik gün bildirim formu ile eki belgeler
aranmaz.
102/14 (YENİ HALİ)
(14) Genel bütçeye dahil dairelerin, özel bütçeli idarelerin, döner sermayelerin, fonların,
belediyelerin, il özel idarelerinin, belediyeler ve il özel idareleri tarafından kurulan birlik ve
işletmelerin, bütçeden yardım alan kuruluşlar ile özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum,
kurul, üst kurul ve kuruluşların, kamu iktisadi teşebbüslerinin ve bunların bağlı ortaklıkları ile
müessese ve işletmelerinde ve sermayesinin %50'sinden fazlası kamuya ait olan diğer
ortaklıklarının, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının ve üst kuruluşlarının,
sendikaların, vakıfların, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamındaki kuruluşların işyerleri ve
toplu iş sözleşmesi yapılan işyerleri ile 10 ve üzerinde sigortalının çalıştırıldığı aylara ilişkin
özel sektör işyerlerinde eksik gün bildirim nedenlerinin aylık prim ve hizmet belgesinde
belirtilmesi yeterlidir. Bu işyerleri için ayrıca eksik gün bildirim formu ile eki belgeler
aranmaz.

Yönetmenliğin tam metni için;
http://www.turmob.org.tr/Arsiv/FCKEditor/userfiles/file/SOSYAL%20SIGORTA%20YONETMELIK/28742_21_08_2013.pdf

kaynak : türmob

22 Ağustos 2013 Perşembe

Yeni Uygulama E-Defter, E-Fatura (Hangi Mükellefler Tutmak Zorunda?)

Elektronik defter konusu13.12.2011 tarih ve 28141 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “1 numaralı Elektronik Defter Genel Tebliği ” ile ve elektronik fatura konusu ise 05.03.2010 tarih ve 27512 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 397 seri numaralı V.U.K genel tebliği ile açıklığa kavuşturulmuştur. 14.12.2012 tarih ve 28497 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 421 Sıra Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile de, elektronik defter tutma ve elektronik fatura kullanmaya ilişkin açıklamalara yer verilmiştir.
 
Hangi şirketler zorunlu olarak elektronik defter tutacak ve elektronik fatura kullanacaklardır?
 
1- 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu kapsamında madeni yağ lisansına sahip olanlar,
 
2- 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (III) sayılı listedeki malları imal, inşa veya ithal edenler,
 
3- 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu kapsamında madeni yağ lisansına sahip olanlardan 2011 takvim yılında mal alan mükelleflerden 31/12/2011 tarihi itibariyle asgari 25 Milyon TL brüt satış hasılatına sahip olanlar,
 
4- 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (III) sayılı listedeki malları imal, inşa veya ithal edenlerden 2011 takvim yılında mal alan mükelleflerden 31/12/2011 tarihi itibariyle asgari 10 Milyon TL brüt satış hasılatına sahip olanlar.
1 ve 2 numarada yer alan mükelleflerin elektronik defter tutması ve elektronik fatura kullanması zorunludur. Bu mükellefler bakımından herhangi bir kriter bulunmamaktadır.

3 ve 4 numaralı fıkralarda bulunan mükelleflerde ise ciro kriteri bulunmaktadır. 
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu kapsamında madeni yağ lisansına sahip olanlardan 2011 takvim yılında mal alan mükelleflerden 31/12/2011 tarihi itibariyle asgari 25 Milyon TL brüt satış hasılatına sahip olanlar başkaca bir kriter aranmaksızın elektronik defter ve fatura kullanacaklardır.

4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (III) sayılı listedeki malları imal, inşa veya ithal edenlerden 2011 takvim yılında mal alan mükelleflerden 31/12/2011 tarihi itibariyle asgari 10 Milyon TL brüt satış hasılatına sahip olanlar da elektronik defter ve fatura kullanmak mecburiyetindedirler.

Elektronik defter ve fatura kullanma bakımından getirilen bu zorunlulukta 1 TL tutarında kalem alımı yapılsa da 1 milyon TL tutarında alım yapılsa da durum değişmemektedir. Örneğin ciroları aşan firmaların 2011 yılında hipermarketten yaptıkları alışverişler nedeniyle kapsama girilebilmektedir. Bu düzenleme ile mükellefleri elektronik defter ve fatura kullanmaya teşvik etmek amaçlanmaktadır. Aksi türlü bir limit konulurdu ve örneğin 100.000.-TL’nin üzerinde alımı bulunan mükellefler denilebilirdi. Ancak böyle bir belirleme yapılamıştır.

Her türlü satışta elektronik fatura kullanılma zorunluluğu bulunmakta mıdır?

421 Numaralı VUK Genel Tebliği veya 397 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği kapsamında elektronik fatura uygulamasından yararlanan mükelleflerin birbirlerine yapmış oldukları mal teslimi veya hizmet ifaları için elektronik fatura düzenlemeleri zorunludur. Diğer mükellefler için ise kağıt fatura düzenleyebileceklerdir.

Elektronik Fatura Uygulamasından yararlanan kayıtlı kullanıcıların güncel listesi www.efatura.gov.tr internet adresinden yayımlanacaktır.

Elektronik Fatura Uygulamasından yararlanan mükellefler fatura düzenlemeden önce muhatabın www.efatura.gov.tr internet adresinde yer alan kayıtlı kullanıcı listesine kayıtlı olup olmadığını kontrol edecekler, kayıtlı kullanıcı ise elektronik fatura, kayıtlı kullanıcı değilse kâğıt fatura düzenleyeceklerdir.

İsteyen diğer firmalar da elektronik defter tutup elektronik fatura düzenleyebilecekler midir?

421 Nolu Tebliğ kapsamındaki mükelleflerden mal veya hizmet alan ve belirlenen hadlerin altında kalan mükelleflerin de istemeleri halinde elektronik defter ve elektronik fatura uygulamalarından yararlanabileceklerdir.

Elektronik fatura ve defter uygulamasına ne zamana kadar geçilecektir?

Elektronik defter ve fatura kullanma mecburiyetine girenmükelleflerin;

Elektronik fatura uygulamasına giren mükelleflerin 1/9/2013 tarihi itibariyle Gelir İdaresi Başkanlığı'na başvurması gerekmektedir. Elektronik Fatura uygulamasına kayıtlı olan mükelleflerin birbirlerinden aldıkları mallar ve sağladıkları hizmetler için 1/9/2013 tarihinden itibaren elektronik fatura göndermeleri ve almaları zorunludur. Elektronik fatura uygulamasına kayıtlı olan mükellefler elektronik fatura uygulamasına kayıtlı olmayan mükelleflere yaptıkları mal teslimi ve hizmet ifası için genel hükümler çerçevesinde kağıt fatura düzenlemeye devam edeceklerdir.
 

Elektronik defter uygulamasına ise 2014 takvim yılı (Elektronik defter yazılımlarını kendi geliştiren mükelleflerin 1/9/2014 tarihi itibariyle elektronik defter test süreçlerini başarı ile tamamlamış olmaları gerekmektedir.) içerisinde geçmeleri zorunludur.

Elektronik fatura kullanımı için çok az süre kalmıştır. Zorunluluk kapsamındaki firmalar birbirlerine 1 Eylül 2013’ten itibaren elektronik fatura düzenleyeceklerdir. Ancak şirketlerden edindiğimiz izlenime göre firmalar henüz hazır değiller ve süre uzatımı konusunda beklenti mevcut. Böylesine önemli düzenlemelerde mükelleflere yeterli süre tanınmalıdır. Elektronik fatura kullanımının da 01.01.2014’e uzatılması mükelleflerin daha rahat geçiş yapmalarına yardımcı olacaktır.


Diğer yandan kalem alan bile elektronik defter tutmak zorunda kalacaktır şeklindeki bir bakış açısı doğru değildir. Nitekim, 10 milyon ve 25 milyon TL’lik hadler konulmuştur. Bunun anlamı bu hadleri geçen firmaların elektronik defter ve fatura kullanımının zorunlu kılınmak istenmesidir.

Biraz da Eğlenelim (Yönetim İlkeleri-3)

Pazarlamacı, şef sekreter ve  şirket müdürü bir öğlen paydosunda lokantaya doğru  yürümektedirler. Parktaki banklardan birinin  üzerinde  sihirli bir
lamba bulurlar. Lambayı  ovarlar ve gerçekten de lambadan cin  çıkar."Aslında kişiye 3 dilek hakkı veriyorum  ama sizler üç kişi olduğunuz için hepinizin birer  dileğini gerçek yapacağım" der cin.Şef sekreter arsızca  atılarak "önce ben" diyerek sıranın önüne  yerleşir.  "Bahamalarda, muhteşem bir sahilde tatil  yapmak istiyorum. Tatilim hiç
bitmesin ve  hiçbir dert hayatıma girmesin" diye dileğini  ifade eder.
Ve hoop, ortadan  kaybolur.
Şimdi de pazarlamacı atılır ve  "şimdi sıra bende" der.
"Hayallerimdeki  kadınla Tahiti sahillerinde Pina Colada  içmek istiyorum" der ve hoop, o da ortadan  kaybolur.
"Şimdi sıra sende" der cin şirket  Müdürüne. "bu iki salağı öğleden sonra işlerinin  başında görmek istiyorum" der   müdür.

3. Hikayeden çıkartılacak ders  :
Üstünüz olan birinin her zaman için önce  konuşmasına izin verin.

6098 Borçlar Kanunda Alacak Temliki, Taraf Değişiklikleri ve Alacağın Devri

I-GİRİŞ
818 sayılı Borçlar Kanununda olduğu gibi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu da1 iki kısımdan oluşmuş olup, alacağın devri (temliki) konusu 818 sayılı Borçlar Kanununun 162-172. maddeleri arasında 6098 sayılı yeni yasada beşinci bölüm başlığı altında 183 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. 818 sayılı Borçlar Kanununun dili, 6098 sayılı yeni yasada sadeleştirilmiş, günümüzde geçerli olan dile oranla eskimiş olan ifadeleri, kolay anlaşılabilir bir ifadeye dönüştürülmüştür. Öyle ki yeni yasada alacağın temliki başlığı alacağın devri şeklinde düzenlenmiştir. Ancak, özel hukukta da oldukça fazla uygulama alanına sahip alacağın temliki kavramı kullanılmaya devam ettiği için yazımızda alacağın devri ya da alacağın temliki kavramı birlikte kullanılacak olup, yeni Türk Borçlar Kanununun 183. maddesinden itibaren düzenleme alanı bulan alacağın devri (temlik) konusu anlatılacaktır.
II-YASAL MEVZUAT
A-TANIM, ŞEKLİ VE HUKUKİ NİTELİĞİ
Alacağın devri (temliki), borç ilişkisinden doğan belli bir talep hakkının devrine yönelik olarak, alacaklı ile onu devralan üçüncü kişi arasında, borçlunun rızasını (onamını) aramaksızın yapılan ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliğini taşıyan şekle bağlı bir sözleşmedir. Alacağın temliki, devir eden alacaklı ile devir alan (temellük eden) kişi arasında yapılan bir sözleşme niteliğindedir. Bu nedenle, temlik edenin açık yada örtülü rızası olmadan yapılamaz. Hukuki niteliği açısından alacağın temliki, temlik eden alacaklı ile temellük eden şahıs arasında yapılan bir akde dayanılarak meydana gelen kazandırıcı bir tasarruf işlemidir. Temlik işlemi, belirli alacağı, temlik edenin malvarlığından çıkarıp, temellük edenin malvarlığına geçirir. Alacaklının tek taraflı bir hukuki muamelesi değil, temlik alanla yaptığı bir akittir.
Alacağın devri ile birlikte, alacaklı değişir, alacak hakkı devralana (3. kişiye) geçer. Devralan daha önce temlik edene ait olan alacak hakkını kesin olarak iktisap eder; bunun üzerinde “tasarruf etme” yetkisi kazanır. Temlik eden alacaklının da bu aşamadan sonra artık tasarruf hak ve yetkisi bulunmadığından (kalmadığından) bu alacağa dayalı olarak herhangi bir hukuki işlem yapması mümkün değildir. Bu durumda temlik işlemi ile temlik eden, borç ilişkisinden çıkar ve onun yerine alacaklı sıfatıyla alacağı devralan 3. kişi geçer. Alacakla ilgili her türlü (dava açma, takip yapma, temlik etme gibi) hukuki işlemler bu 3. kişi tarafından yapılır.2 Alacağı temlik eden borcun ifasını isteyemez, bu hak yeni alacaklınındır. Borçlu, devir yasağı içermeyen yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı devralmış olan üçüncü kişiye karşı, alacağın devredilemeyeceğinin kararlaştırılmış bulunduğu savunmasını ileri süremez.
Alacağın temlikinde, borcu doğuran ilişkinin kendisi değil, bu ilişkiden doğmuş alacakların tümünün ya da bir bölümünün temliki söz konusudur. Bu nedenle, alacağın temlikinden sonra da, devreden alacaklı, borç ilişkisinden doğan yükümlülükleri ile bağlıdır.
104.02.2011 tarih ve 27836 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
2Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 01.03.2005 tarih ve E:2005/950, K:2005/4209 sayılı kararı.
Örneğin, bir satış sözleşmesinde, alacağını devreden satıcının malı teslim yükümlülüğü devam eder.3
Alacağın devrinin geçerliliği, alacaklının isteği ve yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır. Alacağın devri, hak devreden tasarrufi bir sözleşme olduğundan yapılan akdin yazılı olması esastır. Amaç ise, temlik edenin alacaklarının korunmasıdır. Sözleşmenin yapılması ile birlikte, alacak, devredenin malvarlığından devralanın malvarlığına geçer. Yazılı temlik sözleşmesinde sadece alacağı temlik eden tarafın imzasının bulunması yeterlidir. Devralanın kabul beyanının yazılı şekilde açıklanması gerekmez. Kabul beyanı zımni (örtülü) de olabilir.4 Alacağın devri sözü verme ise, şekle bağlı değildir.
B-ALACAĞIN TEMLİKİNİN ÇEŞİTLERİ
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununa göre alacağın temlikinin iki çeşidi vardır:
1-İradi (Rızai) Devir (Temlik): Söz konusu Kanunun 183. maddesine göre kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklının, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilmesine alacağın devri (temliki) denilmektedir. Bu türdeki bir devir iradi (rızai) devirdir. Bütün alacaklar, ister sözleşmeden, ister haksız fiilden veya sebepsiz zenginleşmeden doğmuş olsunlar (yasa veya sözleşme hükümlerine veya işin niteliğine göre yasaklanmış olmadıkça) başkasına devredilebilir. Yeteri ölçüde belirlenmiş veya belirlenebilir olmak şartıyla daha sonra meydana gelecek (müstakbel) alacaklar (örneğin ilerdeki kira alacakları) ve şarta bağlı alacaklar da temlik edilebilir. Bölünebilen hallerde, alacağın bir kısmını temlik etmek de mümkündür. Buna karşılık konu veya zaman bakımından bir sınırlama yapmaksızın doğacak bütün alacakların temlikini öngören sözleşmeler, şahsiyet haklarına, ahlaka aykırıdır, ekonomik özgürlüklerin aşırı derecede sınırlaması niteliğindedir ve bu nedenle geçersizdir.5
Alacaklı konumda olan şahıs ya da firma, ticari, ekonomik ve hukuksal nedenler ile alacaklarını üçüncü kişilere devredebilirler. Örneğin, B A.Ş.’nin vergi borcundan dolayı hak ve alacağına haciz konulması istenilmiş ancak, hak ve alacaklarının haciz bildirisinden önce C A.Ş.’ne temlik edildiği durumu düşünelim. (B A.Ş. ile C A.Ş. arasında yapılmış yazılı temlik sözleşmesi mevcuttur.) Temlik işlemi ile belirli bir alacak temlik edenin malvarlığından çıkarılıp, temlik alanın malvarlığına geçirilir. Bu durum alacaklının tek taraflı bir hukuki işlemi değil, temlik alanla yaptığı akittir. Ancak yapılan akdin yazılı olması esastır. Bunun amacı da temlik edenin alacaklarının korunmasıdır. Açıklanan nedenlerle yasaya uygun (yazılı yapılmış ve kanun ile yasaklanmamış, işin niteli gereği de caiz olan) bir temlik sözleşmesi mevcut ise, bu sözleşmeyle alacağın temliki ile birlikte alacak (ve o alacağa bağlı fer’i haklarda) temlik edilene geçeceğinden bu tarihten (alacağın temlik edilmesinden) sonra temlik edilen alacağın, temlik eden kimsenin alacaklıları (vergi dairesi) tarafından haczedilmesi mümkün olamayacaktır. Temlik eden kimsenin alacaklılarının, bu kimsenin üçüncü şahıslardaki alacakları üzerine temlik tarihinden sonra konulan hacizleri, temlik edilen alacak miktarının üzerindeki (ve varsa temlik edilen alacak dışındaki) alacakları için geçerli olabilir.
Konuya ilişkin olarak, Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı’nın temlik alacağının sıra cetvelindeki yeri hakkındaki ../../2009 tarih ve B.07.1.GİB.4.07.17.03/TAH.ÖZG:09-08/… sayılı muktezası;6 “… Müdürlüğü’nün … numaralı mükellefi …Tic. Ltd. Şti.’nin Belediyenizden 215.366,96.-TL istihkak alacağı bulunduğu,
3Prof.Dr.Safa REİSOĞLU, Borçlar Hukuku, İstanbul-1993, s.359.
4Prof.Dr.Safa REİSOĞLU, a.g.e., s.362.
5Prof.Dr.Safa REİSOĞLU, a.g.e., s.359-360.
6www.ant-vdb.gov.tr
-Şirketin bu alacağını Antalya … Noterliği’nin … yevmiye numaralı temliknamesi ile 08.04.2009 tarihinde adı geçen vergi dairesinin … numaralı mükellefi … Ticaret A.Ş’nin borcu nedeniyle … Ticari Şubesine 08.04.2009 tarihinde temlik ettiği ve temlik evrakının 10.04.2009 tarihinde tarafınıza tebliğ edildiği,
-Şirketin alacağı üzerine, … A.Ş.’nin 36.754,29 TL alacağı nedeniyle Antalya … İcra Dairesince 15.05.2009 tarihinde, … A.Ş.’nin 41.688,16 TL ve 43.250,28 TL alacağı nedeniyle Antalya … İcra Dairesince 22.05.2009 tarihinde, … Hizmetleri Müdürlüğünce, … Ltd. Şti.’nin 49.969,85 TL alacağı nedeniyle Antalya … İcra Müdürlüğünce 10.08.2009 tarihinde haciz konulduğu,
-Şirketin 328.268,00 TL vergi borcu nedeniyle … Vergi Dairesi Müdürlüğünce düzenlenen 28.05.2009 tarihli ve … sıra numaralı haciz bildirisinin 02.06.2009 tarihinde tarafınıza tebliğ edildiği, belirtilerek kurumunuzca yapılacak 215.366,96.-TL tutarındaki istihkak ödemesinde öncelik sırasının kimde olacağı hususunda …”
“ … üçüncü kişiler ve kamu alacağı için haczedilen mallar üzerine, haciz tarihlerinden önce ve birinci sırada olmak kaydıyla rehin gibi temlik işlemi de tesis edilmiş olması durumunda, bu malların satış bedelinden öncelikle temlik alacaklısının alacağının ödenmesi, temlik alacağından sonra bir tutar kalması ve kalan bu tutarın da amme alacağı ile birlikte diğer haciz alacaklarını karşılamaması durumunda, kalan tutarın amme alacağı ile temlik alacaklısından sonra gelen ilk üçüncü kişi haczi arasında garameten paylaştırılması gerekmektedir. Zira, Kanun ve sözleşme ile veya işin mahiyeti icabı yasaklanmadıkça borçlunun rızası aranmaksızın alacaklı, alacağını üçüncü şahsa temlik edebilir. Temlik işleminin geçerli olması için yazılı şekilde yapılması yeterlidir. Temlik, kazandırıcı nitelikte bir tasarruf işlemi olarak alacağın bütün yan ve öncelik hakları birlikte, temlik sözleşmesinin tamamlandığı andan itibaren yeni alacakların mal varlığına girmesi sonucunu doğurur. Diğer bir ifadeyle; eski alacaklıya verilmiş olan rehin ve kefalet, eski alacağa bağlı akdi veya kanuni faizler, alacak dolayısıyla doğan hapis hakkı ve alacağa bağlı yenilik doğuran haklar ve benzerleri, hep yeni alacaklıya geçer. Bu sebeple geçerli bir temlik işleminden sonra temlik edenin alacaklıları artık bu alacağa dokunamazlar, aksine devir alanın alacaklıları, onu haczettirme imkanına kavuşurlar. Bu bağlamda, sıralamada temlik konusu alacağa hacizlerden önce olması koşuluyla öncelik verilmesi gerekir. Diğer taraftan, Türk Borçlar Kanununda temliğin yazılı şekilde yapılması yeterli görülmekle birlikte, Merkezi Yönetim Harcama Belgeleri Yönetmeliğinin 8. maddesinin (g) bendinde, “Herhangi bir alacağı temellük eden kişilere yapılacak ödemelerde noterce onaylanmış alacak temliknamesi” aranacağı düzenlenmiştir…” şeklindedir.
Konuya ilişkin olarak, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın indirimli orana tabi işlemlerden doğan KDV iade alacağının 3. kişilere temlik edilip edilemeyeceği hakkındaki 23.09.2010 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.17.01-KDV.29-374 sayılı muktezası;7 “… Nisan 2009 döneminde KDVK’nun 29/2. maddesi kapsamında YMM Raporu ile aylık mahsuben iade işlemlerine esas olmak üzere kesinleşen iade hakkının üçüncü şahıslara temlik edilip edilemeyeceği sorulmaktadır. KDVK’nun 29/2. maddesi uyarınca, indirimli orana tabi işlemleri bulunan mükelleflerin bu işlemler nedeniyle yüklendikleri ve indirim yoluyla telafi edemedikleri verginin iadesine ilişkin usul ve esaslar 74, 76, 85, 99, 101, 105 ve 106 seri no.lu KDV Genel Tebliğlerinde yapılmıştır. Aynı Kanun kapsamında ortaya çıkan katma değer vergisi iade alacaklarına ilişkin 84 seri no.lu KDV Genel Tebliğinin 107 seri no.lu Tebliğ ile değişik (I/1.1) bölümünde, katma değer vergisi iade alacağının hak sahibi mükellefin kendisinin, adi, kollektif ve komandit şirketlerde ortaklık payı ile orantılı olmak üzere ortakların (komandit şirketlerde sadece komandite ortakların) taleplerinin miktarına bakılmaksızın inceleme raporu ve teminat aranılmadan yerine getirileceği belirtilmiştir. Öte yandan, 84 seri no.lu Tebliğin "I/1.1.4 Mahsup Sonrası Alacağın Nakden İadesi" başlıklı bölümünde, iade hakkı sahibi mükelleflerin
7www.ivdb.gov.tr
iade alacağının mahsubundan sonra kalan kısmının kendilerine, ortaklarına, mal ya da hizmet satın aldıkları kişilere veya üçüncü kişilere nakden iadesini talep edebilecekleri, nakden iade işlemlerinde ise aynı bölümün (1.2), (1.3) ve (2) numaralı bölümlerindeki açıklamaların geçerli olacağı belirtilmiştir. Ayrıca bölümün sonunda "Mahsup sonrası alacağın, üçüncü kişilere nakden iadesinin talep edilmesi halinde, alacağın temlikine ilişkin bu talebin yazılı şekilde yapılması ve yazıda alacağın açık bir şekilde kime temlik edileceğinin bildirilmesi gerekmektedir." denilmektedir. Bu çerçevede, KDV iade alacaklarına ilişkin temlik talepleri, mükelleflerin nakden iade edilebilir aşamaya gelmiş iade alacakları üzerinde hüküm ifade etmektedir. Dolayısıyla, Firmanızın Nisan 2009 vergilendirme döneminde indirimli orana tabi işlemlerden doğan mahsuben iade alacağını üçüncü kişilere temlik etmesi mümkün değildir. Diğer taraftan yılı içinde mahsuba konu olmayan iade alacağı, izleyen yıl nakden iade edilebilir aşamaya gelmekte ve kendi borcunuz olmaması kaydıyla 84 seri no.lu KDV Genel Tebliğinin I/1.1.4 bölümü çerçevesinde nakden veya üçüncü kişilerin vergi ve SSK borçlarına mahsubu amacıyla temliki mümkün bulunmaktadır” şeklindedir.
2-Yasal veya Yargısal (Kazai) Devir (Temlik): İradi devir dışındaki yasal veya yargısal devir ise, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 185. maddesinde; “alacağın devri kanun veya mahkeme kararı gereğince gerçekleşmişse, bu devir özel bir şekle ve önceki alacaklının rızasını açıklamasına gerek olmaksızın, üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir” hükmünü içermektedir. Buna göre, iradi devirden farklı olarak yasal veya yargısal devirde kanun veya mahkeme kararı bulunması şartıyla önceki alacaklının rızasını açıklamasına gerek olmaksızın hüküm ifade edeceği anlatılmaktadır. Örneğin, murise ait alacakların mirasçılara geçmesi yasal bir temlik sayılır. Burada alacaklar, isteğe bağlı temlikteki gibi bir hukuki işlemle olmayıp kendiliğinden devredilmektedir. Yargısal temlikte ise; mirasçılar, mirasın taksiminde anlaşamadıkları için mahkemeye başvurmaları halinde hakim hisseleri saptayarak mirasçılara tahsis eder.
C-DEVRİN (TEMLİKİN) HÜKÜMLERİ
Alacak temlik edilmişse, borçlunun onamı alınmamış olsa dahi, alacaklı değişmiştir, borçlu borcundan kurtulmak için edimi yeni alacaklıya ifa ile yükümlüdür. Ancak alacaklının değişmesinin borçlunun hukuki durumunu ağırlaştırmaması için yasa koyucu yeni Borçlar Kanununun md. 186-187’de borçlu yararına bir kısım önlemlere yer vermiştir. Bu durum borçlunun durumuna göre iki şekildedir:
1-İyiniyetle yapılan ifa: Borçlu, alacağın devredildiği, devreden veya devralan tarafından kendisine bildirilmemişse, önceki alacaklıya; alacak birkaç kez devredilmişse, son devralan yerine önceki devralanlardan birine iyiniyetle ifada bulunarak borcundan kurtulur. Borçlunun iyiniyetli sayılması için, alacağın temlik edildiğini bilmemesi, ödemede bulunduğu alacaklıyı hak sahibi zannetmesi gerekir. Borçlu, alacağın temlik edildiğini öğrenmişse, alacağın temliki, alacağı devreden veya devralan tarafından bildirilmemiş olsa dahi, eski alacaklıya yaptığı ödeme ile borcundan kurtulmaz. Borçlu yeni alacaklıya tekrar ifa zorunda kalır.8
2-İfadan kaçınma ve tevdi: Kime ait olduğu çekişmeli bulunan bir alacağın borçlusu, ifadan kaçınabilir ve alacağın konusunu hâkim tarafından belirlenen yere tevdi etmekle borçtan kurtulur. Borçlu, alacağın çekişmeli olduğunu bildiği hâlde ifada bulunursa, bundan doğacak sonuçlardan sorumlu olur. Dava konusu olan çekişme mahkemece henüz sonuca bağlanmamış ve borç da muaccel ise, taraflardan her biri borçluyu, edimi tevdi etmeye zorlayabilir.
8Prof.Dr.Safa REİSOĞLU, a.g.e., s.364.
Borçlu, devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları, devralana karşı da ileri sürebilir. Borçlu, devri öğrendiği anda muaccel olmayan alacağını, devredilen alacaktan önce veya onunla aynı anda muaccel olması koşuluyla borcu ile takas edebilir.
D-SORUMLULUĞUN KAPSAMI
Devralan garanti ile yükümlü olan devredenden aşağıdaki istemlerde bulunabilir:
1-İfa ettiği karşı edimin faizi ile birlikte geri verilmesini.
2-Devrin sebep olduğu giderleri.
3-Borçluya karşı devraldığı alacağı elde etmek için yaptığı ve sonuçsuz girişimlerin yol açtığı giderleri.
4-Devreden kusursuzluğunu ispat etmedikçe uğradığı diğer zararlarını.
Öncelik hakları ve bağlı hakların geçişinde ise, alacağın devri ile devredenin kişiliğine özgü olanlar dışındaki öncelik hakları ve bağlı haklar da devralana geçer. Asıl alacakla birlikte işlemiş faizler de devredilmiş sayılır.
Devreden, devralana alacak senedi ile elinde bulunan ispatla ilgili diğer belgeleri teslim etmek ve alacağını ileri sürebilmesi için gerekli bilgileri vermekle yükümlüdür.
Alacak, bir edim karşılığında devredilmişse devreden, devir sırasında alacağın varlığını ve borçlunun ödeme gücüne sahip olduğunu garanti etmiş olur. Alacak bir edim karşılığı olmaksızın devredilmiş ya da kanun gereğince başkasına geçmişse, devreden veya önceki alacaklı, alacağın varlığından ve borçlunun ödeme gücünden sorumlu değildir.
Alacaklı, alacağını borcu ifaya yönelik olarak devretmekle birlikte borca mahsup edilecek miktarı belirlememişse devralan, ancak borçludan aldığı veya gereken özeni gösterseydi alabilecek olduğu miktarı, kendi alacağına mahsup etmek zorundadır.
III-SONUÇ
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecek olup, yazımızın konusu olan alacağın devri konusu söz konusu Kanunun beşinci bölüm başlığı altında 183 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Alacağın devri (temliki), borç ilişkisinden doğan belli bir talep hakkının devrine yönelik olarak, alacaklı ile onu devralan üçüncü kişi arasında, borçlunun rızasını (onamını) aramaksızın yapılan ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliğini taşıyan şekle bağlı bir sözleşmedir. Günümüzde, şahıs ve firmalar alacağın temliki müessesesi ile kendilerini güvence altına alarak haciz ve vergi borçlarının ödenmesinin önüne geçebilmektedirler. Bu nedenle, vergilendirmede, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun “Vergiyi Doğuran Olay” başlıklı 19. maddesi ile aynı kanunun “Vergi Kanunlarının Uygulanması ve İspat” başlıklı 3. maddesi doğrultusunda olayın veya işlemin gerçek mahiyetinin araştırılması ve buna göre karar verilmesi önem kazanmaktadır.
KAYNAKLAR:
1-Prof.Dr.Safa REİSOĞLU, Borçlar Hukuku, İstanbul-1993.
2-818 sayılı Borçlar Kanunu
3-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
4-www.ivdb.gov.tr
5-www.ant-vdb.gov.tr
Bu makale Vergi Müfettiş Yrd. Zeynep USTA ile birlikte hazırlanmıştır.
Bu makale Maliye Postası Dergisinin 752. sayısında (1 Ocak 2012 s.97'de) yayımlanmıştır.)
Kaynak: www.MuhasebeTR.com 

17 Ağustos 2013 Cumartesi

Walmart demiş ki ;


6486 Sayılı Kanunla Gelen Prim Teşviki (on ve üzeri işçi çalıştıran işverenler)

5084 sayılı Kanunda öngörülen prim teşvikinin uygulanmasına 31 Aralık 2012 tarihi itibariyle son verilmesinin ardından Hatay ve Kırıkkale illeri de dahil edilerek 5084 sayılı Kanunun uygulandığı bölgelerde faaliyet gösteren işverenler için 6486 sayılı Kanunla yeni bir prim teşviki getirildi.

6486 sayılı Kanunla getirilen bu teşvikin 5084 sayılı Kanunun uygulanmasına son verilmesinin ardından 1/1/2013 tarihi itibariyle yürürlüğe girmesi ve 5084 sayılı Kanunda öngörülen teşvikte olduğu gibi on ve üzerinde sigortalı çalıştıran işverenlere yararlanma imkanı sunması nedeniyle, bir çok kesim tarafından yeni yürürlüğe giren bu teşvik  5084 sayılı Kanunun devamı gibi algılanmıştır.

Hatta, daha önce 5084 sayılı Kanunda öngörülen teşvikten yararlanan işverenlerin 6486 sayılı kanunda öngörülen teşvikten de aynı şartlar dahilinde yararlanabileceği, on ve üzerinde sigortalı çalıştırmasına rağmen daha önce 5084 sayılı Kanunda öngörülen teşvikten yararlanamayan işverenlerin ise 6486 sayılı Kanunla getirilen prim teşvikinden de yararlanmayacağı şeklinde kamuoyunda bir kanı oluşmuştur.

Halbuki, 6486 sayılı Kanunla getirilen yeni prim teşvikinden yararlanma şartları, 5084 sayılı Kanunda öngörülen teşvikten bir çok konuda ayrılmaktadır.

Dolayısıyla, on ve üzerinde sigortalı çalıştırması nedeniyle daha önce 5084 sayılı Kanunda öngörülen teşvikten yararlanan her işletmenin, koşulsuz şartsız 6486 sayılı Kanunda öngörülen yeni teşvikten de yararlanması gibi bir durum sözkonusu olmadığı gibi 5084 sayılı Kanunda öngörülen teşvikten yararlanamayan işletmelerin 6486 sayılı Kanunla getirilen  teşvikten de kesinlikle yararlanamaması gibi bir durum sözkonusu değildir.
5084 sayılı Kanunda öngörülen teşvikten on veya üzerinde sigortalı çalıştırılması kaydıyla 4734 sayılı Kanundan istisna olan alım ve yapım işlerinde çalıştırılan sigortalılardan dolayı da yararlanılması mümkün iken, on ve üzerinde sigortalı çalıştıran işverenler için 6486 sayılı Kanunla getirilen prim teşvikinden 4734 sayılı Kanundan istisna olan alım ve yapım işlerinde çalıştırılan sigortalılardan dolayı yararlanılması mümkün bulunmamaktadır.

Nitekim 2013/30 sayılı Genelgede, “2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ile 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamındaki alım ve yapım işleri, 4734 sayılı Kanundan istisna olan alım ve yapım işleri ile uluslararası anlaşma hükümlerine istinaden yapılan alım ve yapım işlerine ilişkin işyerlerinde çalıştırılan sigortalılardan dolayı, 5510 sayılı Kanunun 81 inci maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen sigorta primi teşvikinden yararlanılamayacaktır.” şeklinde açıklama yapılmıştır.

Buna karşın, 5084 sayılı Kanunda öngörülen teşvikten yararlanılabilmesi için Gelir veya Kurumlar vergisi olma şartı aranıldığından, Gelir veya Kurumlar vergisi mükellefi olmayan vatandaşlar, kendi kullanımları için yaptıkları inşaatlarda on veya üzerinde sigortalı çalıştırsalar dahi 5084 sayılı kanunda öngörülen teşvikten yararlanamazlarken, 6486 sayılı Kanunla getirilen prim teşvikinden yararlanılabilmesi için Gelir veya Kurumlar vergisi mükellefi olma şartı aranılmadığından, Gelir veya Kurumlar vergisi mükellefi olmayan vatandaşlar kendi kullanımlarına münhasır yaptıkları inşaatlarda on veya üzerinde sigortalı çalıştırdıkları takirde yeni prim teşvikinden yararlanabileceklerdir.

Yine 5084 sayılı Kanunda öngörülen teşvikten kayıt dışı sigortalı çalıştırdığı veya sahte sigortalı bildiriminde bulunduğu tespit edilen işverenler yönünden teşvikten bir yıl yasaklı hale getirilme gibi bir durum bulunmazken, 6486 sayılı Kanunla getirilen yeni teşvikten kayıt dışı sigortalı çalıştırdığı veya sahte sigortalı bildiriminde bulunduğu tespit edilen işverenler bir yıl süreyle yararlanamayacaklardır.
Kaynak: www.MuhasebeTR.com 

26 Temmuz 2013 Cuma

10 Soruda Yıllık Faaliyet Raporu

10 SORUDA YILLIK FAALİYET RAPORU
1. Yıllık faaliyet raporunun işlevi nedir?Yıllık faaliyet raporunda şirketin ilgili hesap dönemine ait iş ve işlemlerinin akışı, her yönüyle finansal durumu doğru, eksiksiz, gerçeğe uygun ve dürüst bir şekilde yansıtılmak zorunda.  Gereği gibi hazırlanan yıllık faaliyet raporu, şirket faaliyetlerinin izlenebildiği ve şirketin kurumsal yönetilip yönetilmediğini görmemizi sağlayan temel belge olacak. Yıllık faaliyet raporu ile yöneticiler deyim yerindeyse şirket faaliyetleri ile ilgili olarak ortaklara hesap verecek. Rapor, şirketlerin şeffaflaşması ve kurumsal yönetilmesine katkı sağlayacak.
2. Yıllık faaliyet raporunu hangi şirketler hazırlayacak?
Yıllık faaliyet raporu tüm sermaye şirketlerinde düzenlenmek zorunda. Bu çerçevede, anonim şirketler, limited şirketler ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler bu raporu düzenleyecek. 700.000′in üzerinde sermaye şirketinin bu raporu düzenlemesi gerekiyor.
3. Raporu hangi yöneticiler hazırlayacak?
Anonim şirketlerde yönetim kurulu, limited şirketlerde müdür veya müdürler kurulu bu raporu hazırlayacak. Şirket ne kadar büyük olursa olsun, söz konusu rapor aynı zamanda yönetim kurulunun şirketin faaliyetleri ile ilgili olarak ”hesap verdiği” bir belge olması nedeniyle, raporu fiiliyatta başka yöneticiler hazırlasa da raporun hazırlanmasından ve içeriğinden yönetim kurulu üyeleri sorumlu.
4. Rapor hangi faaliyet dönemine ilişkin olarak hazırlanmalı?      
Yıllık faaliyet raporu, geçmiş faaliyet yılına ilişkin olarak hazırlanacak. Sermaye şirketlerinde 2012 faaliyet yılı için bu raporun hazırlanması gerekiyor.
5. Ne zamana kadar hazırlanmalı?
Yıllık faaliyet raporu ilgili olduğu hesap döneminin bitimini izleyen iki ay içinde hazırlanmalı. 1 Ocak-31 Aralık hesap dönemine sahip şirketlerde bu rapor, 28 Şubat 2013′e kadar hazırlanmalı. Bu tarihten sonra hazırlanan raporlar da geçerli olacaktır ancak, raporun geç hazırlanmasından kaynaklanan bir zarar olursa, raporu hazırlayacakların sorumluluğu gündeme gelebilir. Bu rapor olmadan genel kurulun yapılamayacağına da dikkat etmek gerek.
6. Raporun içeriği ile ilgili bir düzenleme var mı?
Eskiden yıllık faaliyet raporları bir ya da iki sayfa hazırlanıyordu. İçeriği zengin olmayan yıllık faaliyet raporları, ilgililerin ve özellikle pay sahiplerinin şirket faaliyetlerini anlayacağı ve sorgulayabileceği verileri taşımıyordu. Bundan dolayı da pay sahipleri haklarını kullanamıyordu. Yeni dönemde, yıllık faaliyet raporları bazı zorunlu bilgileri taşımak zorunda. ”Şirketlerin Yıllık Faaliyet Raporunun Asgari İçeriğinin Belirlenmesi Hakkında Yönetmelik” de konu ile ilgili ayrıntılı düzenlemeler yer alıyor.
7. Hangi bilgilerin raporda yer alması zorunlu?
Raporda; genel bilgiler, yönetim organı üyeleri ile üst düzey yöneticilere sağlanan mali haklar, şirketin araştırma ve geliştirme çalışmaları, şirket faaliyetleri ve faaliyetlere ilişkin önemli gelişmeler, finansal durum, riskler ve yönetim organının değerlendirmesi ve diğer hususlar başlıkları altında detaylı bilgilerin verilmesi zorunlu. Bu çerçevede, şirketin finansal durumu ve faaliyetleri ile ilgili ayrıntılı bilgilerin, şirket ve yöneticiler hakkında uygulanan idari veya adli yaptırımların, şirket aleyhine açılan ve şirketin mali durumunu ve faaliyetlerini etkileyebilecek nitelikteki davalar ve olası sonuçlarının, şirketin kar dağıtım politikasının ya da hesap dönemi içerisinde yapılan özel denetime ve kamu denetimine ilişkin açıklamalar gibi konularda ayrıntılı bilgilerin raporda yer alması zorunlu. İlgili Yönetmeliğin rapor hazırlanmadan önce ayrıntılı bir şekilde incelenmesi gerekli.
8. Yıllık faaliyet raporu denetime tabi mi?    
Bağımsız denetime tabi olan şirketlerde yıllık faaliyet raporu, hazırlanmasını müteakip gecikmeksizin denetçiye verilmeli. Denetçi, denetleme sırasında elde ettiği bilgilerle yıllık faaliyet raporunun uyum içinde olup olmadığını karşılaştıracak. Yıllık faaliyet raporu içinde yer alan finansal bilgilerin, denetlenen finansal tablolar ile tutarlı olup olmadığı ve gerçeği yansıtıp yansıtmadığı da denetlenecek. Denetime tabi olduğu hâlde denetlettirilmeyen yıllık faaliyet raporu, düzenlenmemiş sayılacak.
9. Tüm üyeler imzalamalı mı? İmzalamazsa ne olacak?      
Yıllık faaliyet raporu, şirketin faaliyetleri ile ilgili olarak ”hesap verme” niteliğinde bir belge. Yönetim kurulu başkanı dahil, tüm üyelerin imzalarının raporda olması gerektiği özel olarak düzenlenmiş durumda. Dolayısıyla anonim şirketlerde tüm yönetim kurulu üyelerinin raporu imzalaması gerekli. Limited şirketlerde de müdür ya da birden fazla müdür varsa tüm müdürlerin raporu imzalaması şart. Yıllık faaliyet raporunda yer alan bilgilerle ilgili farklı görüşte olanların da, itiraz ettiği hususlar gerekçeleri ile birlikte raporda yer almalı.
Gerekli imzaların atılmaması durumunda, ortada düzenlenmiş bir yıllık faaliyet raporundan söz edilemeyecek. Bildiğiniz üzere yıllık faaliyet raporu, genel kurul toplantısından en az 15 gün önce şirket merkez ve şubelerinde pay sahiplerinin incelemesine sunulmalı, genel kurulda da okunmalı ve müzakere edilmeli.  Yeterli imzayı taşımayan bir rapor, yıllık faaliyet raporu sayılamayacağı için, genel kurul kararının dahi geçersizliği söz konusu olabilecek.
10. Yıllık faaliyet raporunun yönetici sorumluluğuna etkisi ne olacak?      
Yönetim kurulu üyelerinin şirketi ‘’tedbirli bir yöneticinin özeni’’ ile yönetip yönetmediklerini tespit ederken, şirketin yıllık faaliyet raporları önemli bir belge ve delil olacak. Şirket faaliyetlerinin pay sahipleri tarafından daha ayrıntılı görülebilmesi ile birlikte, yöneticilerin sorumluluğu daha çok gündeme gelebilecek. Gerekli bilgilerin raporda hiç yer almaması ya da eksik veya gerçeğe aykırı şekilde yer almasından raporu hazırlayanlar sorumlu olacak. Örneğin; şirketin sermayesini kaybettiği ya da borca batık durumda olduğu yıllık faaliyet raporunda bildirilmemişse, şirketin bu durumundan haberdar olmadan borca batık bir şirkete mal satıp parasını alamayan alacaklılar, raporu gereği gibi düzenlemeyen yönetim kurulu üyelerinden zararlarını isteyebilecekler.
Kaynak : TicaretKanunu.net - Av. Levent Yaralı

Genel Kurulunda Bakanlık Temsilcisi Bulundurmak Zorunda Olan Şirketler

Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları İle Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik‘in 32 nci maddesi uyarınca genel kurul toplantılarında bakanlık temsilcisi bulundurmak zorunda olan şirketler şunlardır;
1- Kuruluş ve esas sözleşme değişikliği işlemleri Bakanlık iznine tabi olan şirketler
  • Bankalar,
  • Finansal kiralama şirketleri,
  • Faktoring şirketleri,
  • Tüketici finansmanı ve kart hizmetleri şirketleri,
  • Varlık yönetim şirketleri,
  • Sigorta şirketleri,
  • Anonim şirket şeklinde kurulan holdingler,
  • Döviz büfesi işleten şirketler,
  • Umumi mağazacılıkla uğraşan şirketler,
  • Tarım ürünleri lisanslı depoculuk şirketleri,
  • Ürün ihtisas borsası şirketleri,
  • Bağımsız denetim şirketleri,
  • Gözetim şirketleri,
  • Teknoloji geliştirme bölgesi yönetici şirketleri,
  • Sermaye Piyasası Kanununa tabi şirketler,
  • Serbest bölge kurucusu ve işleticisi şirketler
2- Gündeminde, sermayenin arttırılması veya azaltılması, kayıtlı sermaye sistemine geçilmesi ve kayıtlı sermaye sisteminden çıkılması, kayıtlı sermaye tavanının arttırılması veya faaliyet konusunun değiştirilmesine ilişkin esas sözleşme değişikliği ile birleşme, bölünme veya tür değişikliği konuları bulunan şirketler
3- Genel kurula elektronik ortamda katılım sistemini uygulayan şirketler
4- Yurt dışında genel kurul toplantısı yapacak şirketler
5- Yurt dışında imtiyazlı pay sahipleri özel kurul toplantısı yapacak şirketler
Yukarıda sayılanların dışındaki genel kurul toplantılarında ve imtiyazlı pay sahipleri özel kurullarında Bakanlık temsilcisinin bulunması zorunlu değildir. Ancak genel kurulu toplantıya çağıranların talep etmeleri ve bu taleplerin görevlendirme makamınca uygun görülmesi halinde Bakanlık temsilcisi görevlendirilir.

Kaynak : TicaretKanunu.net

18 Temmuz 2013 Perşembe

E-fatura ve E-defter uygulaması

Bağlantı : http://archive.ismmmo.org.tr/docs/30_SORUDA_E.pdf

Kaynak : İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası

İÇİNDEKİLER
1)E-fatura yeni bir belge türü müdür?.............................................................................. 2
2)E-fatura uygulaması neler getiriyor?............................................................................. 2
3)E-fatura ve e-defter uygulaması hangi mükellefleri kapsamaktadır? ............................. 2
4)Kapsam dâhilindeki mükellefler hangi alımları ya da satımları için e-fatura
kullanacaklardır?............................................................................................................. 2
5)Belirtilen mükelleflerden hizmet alımı yapanlar e-fatura uygulamasına
kapsamına girecekler midir?............................................................................................ 3
6)Had olarak tespit edilen brüt satış hasılatı hangi kalemleri ihtiva etmektedir? .............. 3
7)Özel hesap dönemine sahip mükellefler hangi yılı dikkate alacaklardır?........................ 3
8)Söz konusu parasal büyüklükleri aşan Kamu kurumları e-fatura uygulamasına
geçecekler midir?............................................................................................................ 3
9)E-fatura uygulamasına geçen mükellefler, her türlü alım-satımlarında sadece
e-fatura mı kullanacaklardır?........................................................................................... 3
10)Zorunluluğa uymayan mükelleflerin karşılaşacakları cezai yaptırım nedir? .................. 4
11)Hangi mükelleflerin e-fatura kullanmak zorunda olduğu nereden öğrenilebilir? .......... 4
12)Belirlenen hadlerin altında kalan mükellefler, talep etmeleri halinde e-fatura
uygulamasından yararlanabilirler mi?.............................................................................. 4
13)Zorunluluk kapsamına giren mükellefler hangi tarihe kadar başvuru yapmak
durumundadırlar?........................................................................................................... 4
14)Başvurular nasıl yapılacaktır? ..................................................................................... 5
15)Başvuru sonrasındaki süreç nasıl işleyecektir? ............................................................ 5
16)Mali mühür alındıktan sonra mükellef yetkilisinin ya da şirket unvanının
değişmesi durumunda ne yapılacaktır?............................................................................ 6
17)E-faturanın muhafaza ve ibraz yükümlülüğü nasıl düzenlenmiştir?.............................. 6
18)E-fatura uygulamasında muhafaza ve ibraz yükümlülüğü açısından mükellefler
nelere dikkat etmelidirler? .............................................................................................. 6
19)E-faturaların mükelleflerin kendi bilgi işlem sistemlerinde saklanması zorunlu mudur? 6
20)E-fatura ve e-defter uygulaması ile vergi incelemelerinde değişiklik arz edecek
hususlar nelerdir? ........................................................................................................... 7
21)E-fatura sistemine geçilmesinde bilgi teknolojisi uygulamaları açısından
seçenekler nelerdir?........................................................................................................ 7
22)E-defter uygulamasına geçmek için şartlar nelerdir? ................................................... 7
23)E-defter kullanıma ilişkin başvuru nasıl yapılacaktır? .................................................. 8
24)Defterler hem elektronik ortamda hem de kâğıt ortamında tutulabilir mi? ................. 8
25)E-defter uygulamasında tasdik işlemi nasıl öngörülmüştür? ........................................ 9
26)Aylık onay işlemi ilgili aya kadar olan bütün kayıtları mı içerecektir?........................... 9
27)Yıl içinde e-defter uygulamasına geçen mükellefler diğer defterlerini
ne yapacaklardır?............................................................................................................ 9
28)E-defterlerin muhafaza ve ibrazı nasıl olacaktır? ......................................................... 10
29)E-defterler nerede muhafaza edilecektir? ................................................................... 10
30)E-fatura ve e-defter uygulamalarına yönelik olarak detaylı bilgi alınabilecek
yasal mevzuat ve resmi internet adresleri nelerdir? ......................................................... 102
30 SORUDA E- FATURA VE E-DEFTER UYGULAMASI
1) E-fatura yeni bir belge türü müdür?
Hayır.Kâğıt fatura ile aynı hukuki niteliklere sahiptir. Dolayısıyla aynı mal
veya hizmet satışı işleminde hem kâğıt faturanın hem de elektronik faturanın
bir arada düzenlenmesi mümkün değildir.
2) E-fatura uygulaması neler getiriyor?
E-fatura uygulamasından yararlanan kullanıcılar; sistemde kayıtlı
kullanıcılara e-fatura gönderebilir, sistemde kayıtlı kullanıcılarda e-fatura
alabilir ve söz konusu e-faturalarını bilgisayar ortamında muhafaza ederek
istendiğinde ibraz edebilirler.
3) E-fatura ve e-defter uygulaması hangi mükellefleri kapsamaktadır?
Kapsam dâhil indeki mükellefler 2 başlık altında toplanabilir.
a) 4.12.2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu kapsamında madeni
yağ lisansına sahip olanlar ile bunlardan 2011 takvim yılında mal alan
mükelleflerden 31.12.2011 tarihi itibariyle asgari 25 Milyon TL brüt satış
hasılatına sahip olanlar.
b) 6.6.2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (III) sayılı
listedeki malları imal, inşa veya ithal edenler ile bunlardan 2011 takvim
yılında mal alan mükelleflerden 31.12.2011 tarihi itibariyle asgari 10 Milyon
TL brüt satış hasılatına sahip olanlar.
4) Kapsam dâhilindeki mükellefler hangi alımları ya da satımları için e-fatura
kullanacaklardır?
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu kapsamında madeni yağ lisansına sahip
olan mükelleflerden 2011 takvim yılı içinde mal alışı yapanlar, satın aldıkları
malın türüne, fiyatına, miktarına veya herhangi bir özelliğine bakılmaksızın,
2011 yılı gelir tablolarındaki brüt satış hasılatı rakamları 25 Milyon TL veya
daha yüksek ise elektronik fatura ve elektronik defter uygulamalarına dâhil
olacaklardır. Lisans sahibi mükelleflerden alış yapanların, madeni yağ
sektöründe veya başka bir sektörde faaliyet göstermesi zorunluluk
karşısındaki durumlarını etkilememektedir. Aynı şekilde; 4760 sayılı Özel
Tüketim Vergisi Kanununa ekli (III) sayılı listedeki malları imal, inşa veya ithal
eden mükelleflerden 2011 takvim yılı içinde mal alışı yapanlar, satın aldıkları
malın türüne, fiyatına, miktarına veya herhangi bir özelliğine bakılmaksızın
2011 yılı gelir tablolarındaki brüt satış hasılatı rakamları 10 Milyon TL veya
daha yüksek ise elektronik fatura ve elektronik defter uygulamalarına dahil
olacaklardır. Bu kapsamda alış yapanların tütün, alkol, kolalı gazozlar
sektörlerinde veya başka sektörlerde faaliyet göstermesi zorunluluk
karşısındaki durumlarını etkilememektedir. 3
5) Belirtilen mükelleflerden hizmet alımı yapanlar e-fatura uygulamasına
kapsamına girecekler midir?
Hayır. Madeni yağ lisansına sahip olan ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi
Kanununa ekli (III) sayılı listedeki malları imal, inşa veya ithal eden
mükelleflerden sadece mal alışları bulunan mükellefler Genel Tebliğ
kapsamında elektronik fatura ve elektronik defter uygulamalarına dâhil
olacaklardır. Hizmet alımları kapsam dâhilinde değildir.
6) Had olarak tespit edilen brüt satış hasılatı hangi kalemleri ihtiva
etmektedir?
Mükellefler brüt satış hasılatlarının hesaplanmasında, sadece madeni yağ,
tütün, alkol veya kolalı gazoz satışları değil gelir tablosunda yer alan bütün
satışları gösteren brüt satış hasılatına göre zorunluluk kapsamına alınacaktır.
7) Özel hesap dönemine sahip mükellefler hangi yılı dikkate alacaklardır?
Özel hesap dönemine sahip mükellefler brüt satış hasılatlarının
hesaplanmasında 2011 takvim yılında sona eren özel hesap dönemi brüt satış
hasılatını dikkate alacaklardır.
8) Söz konusu parasal büyüklükleri aşan Kamu kurumları e-fatura
uygulamasına geçecekler midir?
10.12.2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa
ekli cetvellerde yer alan idare, kurum ve kuruluşlar ile iktisadi kamu
kuruluşlarının elektronik fatura uygulamasından yararlanma ve elektronik
defter tutma zorunluluğu bulunmamaktadır.
9) E-fatura uygulamasına geçen mükellefler, her türlü alım-satımlarında
sadece e-fatura mı kullanacaklardır?
Hayır. Sadece e-fatura uygulamasından yararlanan mükelleflerin birbirlerine
yapmış oldukları mal teslimi veya hizmet ifaları için e-fatura düzenlemeleri
zorunludur. E-fatura kullanmak zorunda olan mükellefler; nihai tüketicilere
ya da e-fatura kullanmayan mükelleflere kâğıt fatura düzenlemeye devam
edeceklerdir. 4
10)Zorunluluğa uymayan mükelleflerin karşılaşacakları cezai yaptırım nedir?
Getirilen zorunluluklara uymayanlar hakkında, Vergi Usul Kanununun ceza
hükümleri uygulanır. E-fatura uygulamasına dâhil olma zorunluluğu getirilen
mükellefler elektronik fatura uygulamasına kayıtlı olan diğer mükelleflere
kâğıt ortamında fatura düzenleyemezler; düzenlemeleri halinde kâğıt
ortamında düzenlenen bu faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır ve Vergi Usul
Kanunu’nun 353 üncü maddesi uyarınca, 190 TL’den az olmamak üzere,
düzenlenmediği kabul edilen fatura tutarının %10’u oranında özel usulsüzlük
cezası kesilir. Bu nedenden dolayı kesilecek özel usulsüzlük cezasının toplamı
her bir tespit için 9.400 TL’yi, bir takvim yılı içinde ise 94.000 TL’yi aşamaz.
Ayrıca e-fatura uygulaması kapsamında, e-fatura alması gerekirken kâğıt
fatura kabul eden mükelleflerin, ilgili vergi mevzuatı hükümleri çerçevesinde
bahse konu KDV’yi indirim konusu yapamayacakları ve kâğıt faturada yer
alan tutarı gider yazamayacakları tabiidir.
11)Hangi mükelleflerin e-fatura kullanmak zorunda olduğu nereden
öğrenilebilir?
Söz konusu güncel liste, www.efatura.gov.tr internet adresinde
yayımlanacaktır. E-fatura uygulamasından yararlanan mükellefler fatura
düzenlemeden önce muhatabın www.efatura.gov.tr internet adresinde yer
alan kayıtlı kullanıcı listesine kayıtlı olup olmadığını kontrol edecekler, kayıtlı
kullanıcı ise elektronik fatura, kayıtlı kullanıcı değilse kağıt fatura
düzenleyeceklerdir.
12)Belirlenen hadlerin altında kalan mükellefler, talep etmeleri halinde
e-fatura uygulamasından yararlanabilirler mi?
Evet. Belirlenen mükelleflerden mal veya hizmet alan ve tespit edilen
hadlerin altında kalan mükelleflerin de istemeleri halinde elektronik defter ve
elektronik fatura uygulamalarından yararlanabilecekleri tabiidir.
13)Zorunluluk kapsamına giren mükellefler hangi tarihe kadar başvuru
yapmak durumundadırlar?
Bu kapsamdaki mükelleflerin e-fatura uygulamasına 2013 takvim yılı
içerisinde geçmeleri zorunludur. Gelir İdaresi Başkanlığı'na başvurulması için
son tarih 1 Eylül 2013’tür. E-defter uygulamasına ise kapsa dâhilindeki
mükellefler tarafından 2014 takvim yılı içerisinde geçilmesi zorunludur. Gelir
İdaresi Başkanlığı'na başvurulması için son tarih 1 Eylül 2014’tür.5
14) Başvurular nasıl yapılacaktır?
Uygulama kapsamındaki mükelleflerin yerine getirmeleri gereken işlemler
sırası ile şu şekildedir;
a) http://www.efatura.gov.tr/ internet adresinde yer alan "e-fatura
Uygulaması Başvuru Formu ve Taahhütnamesi" doldurularak yetkili kişi veya
kişiler tarafından imzalanacaktır,
b) Tüzel kişi mükellefler için "Elektronik Mali Mühür Sertifika Sahibi
Taahhütnamesi" doldurularak yetkili kişi veya kişiler tarafından
imzalanacaktır,
c) Gerçek kişi mükelleflerin 15.1.2004 tarihli ve 5070 sayılı Elektronik İmza
Kanunu hükümleri çerçevesinde üretilen nitelikli elektronik sertifikaya sahip
olmaları.
Uygulamadan yararlanmak isteyen mükellefler aşağıda yer alan belgeler ile
Gelir İdaresi Başkanlığı’na yazılı olarak başvuruda bulunacaktır.
a) "e-Fatura Uygulaması Başvuru Formu ve Taahhütnamesi" nin imzalı aslı,
b) Tüzel kişi mükellefler tarafından "Elektronik Mali Mühür Sertifika Sahibi
Taahhütnamesi" nin imzalı aslı,
c) Şirket kuruluş sözleşmesi Ticaret Sicil Gazetesinde 1.10.2003 tarihinden
önce yayımlanmış ise ilgili ticaret sicil gazetesinin noter onaylı örneği veya
aslının getirilmesi halinde Başkanlıkça onaylanmak üzere fotokopisi,
(Sonradan unvan değişikliği yapılması halinde en son unvanın ilan edildiği
ticaret sicil gazetesinin noter onaylı örneği veya aslının getirilmesi halinde
Başkanlıkça onaylanmak üzere fotokopisi.)
d) Başvuru formuna tüzel kişi mükelleflerin adına imza atan kişi veya kişilerin
yetkili olduğunu gösteren noter onaylı imza sirküleri örneği veya aslının
getirilmesi halinde Başkanlıkça onaylanmak üzere fotokopisi.
15) Başvuru sonrasındaki süreç nasıl işleyecektir?
Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yapılan değerlendirme sonrasında
başvuruları uygun bulunan gerçek kişi mükelleflerin kullanıcı hesapları
Başkanlıkça tanımlanacak ve aktive edilecektir. Başkanlık tarafından yapılan
değerlendirme sonrasında başvuruları uygun bulunan tüzel kişi
mükelleflerden Mali Mühürlerinin temini işlemlerini yerine getirenlerin
kullanıcı hesapları Başkanlıkça tanımlanacak ve aktive edilecektir. Bu
işlemlerin tamamlanmasının ardından kullanıcı hesabı aracılığı ile e-fatura
gönderme ve/veya alma işlemleri gerçekleştirilebilecektir.6
16) Mali mühür alındıktan sonra mükellef yetkilisinin ya da şirket unvanının
değişmesi durumunda ne yapılacaktır?
Mali Mühürün, kurumun bildirilen yetkili veya yetkililerinin kontrolü altında
kullanılması, yetkili kişi veya kişilerin değişmesi halinde de yeni yetkili veya
yetkililerin derhal belirlenmesi ve bunlara ait bilgilerin Başkanlıkça
belirlenecek yöntemlerle bildirilmesi zorunludur. Tüzel kişilerin ve diğer
kurumların herhangi bir nedenle unvanlarının değişmesi halinde, eski unvanı
barındıran sertifikaları geçerliliğini kaybedeceğinden, unvan değişikliğini
izleyen 15 gün içerisinde yeni unvanına uygun sertifika başvurusu yapması
gerekmektedir.
17) E-faturanın muhafaza ve ibraz yükümlülüğü nasıl düzenlenmiştir?
Mükellefin, elektronik fatura gönderip alma işlemini özel entegrasyon izni
alan mükelleflere ait bilgi işlem sistemi vasıtasıyla gerçekleştirmesi,
muhafaza ve ibraz ödevlerini ortadan kaldırmaz. E-fatura gönderip alma
işleminde kullanılan bilgi işlem sistemi yazılım ve donanım alt yapısının
Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde ve Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarının
geçerli olduğu yerlerde bulunması zorunludur.
18) E-fatura uygulamasında muhafaza ve ibraz yükümlülüğü açısından
mükellefler nelere dikkat etmelidirler?
Muhafaza ve ibraz yükümlülüğü, arşivlenen faturaların doğruluğuna,
bütünlüğüne ve değişmezliğine ilişkin olan her türlü elektronik kayıt ve veri,
veritabanı dosyası, saklama ortamı ile doğrulama ve görüntüleme araçlarının
tümünü kapsamakta olup, e-faturalara istendiğinde kolaylıkla erişebilmeyi,
anlaşılabilir ve eksiksiz bir biçimde görüntüleyebilmeyi ve faturaların
okunabilir kâğıt baskılarını üretebilmeyi sağlayacak biçimde yerine
getirilmelidir.
19) E-faturaların mükelleflerin kendi bilgi işlem sistemlerinde saklanması
zorunlu mudur?
Mükelleflere ait elektronik faturaların yine mükelleflere ait bilgi işlem
sistemlerinde saklanması esas olup üçüncü kişiler nezdinde de elektronik
saklama yapılabilecektir. Başka mükelleflerden elektronik saklama
hizmetinin alınması mükelleflerin elektronik faturalarının muhafaza ve ibraz
sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Elektronik faturaların muhafazasının
Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde ve Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarının
geçerli olduğu yerlerde yapılması zorunludur. Bu zorunluluk yurt dışında
ikincil bir arşivleme yapılmasına engel teşkil etmez.7
20) E-fatura ve e-defter uygulaması ile vergi incelemelerinde değişiklik arz
edecek hususlar nelerdir?
Gelir İdaresi Başkanlığı, gerek görmesi halinde uygulamadan yararlanan
mükelleflerin bilgi işlem sistemini/sistemlerini denetleme yetkisine sahiptir.
Bu denetimler sırasında mükellefler, gerekli her türlü imkânı (uygun donanım
ve yazılımlar, terminallere ulaşım izinleri ve uzman personel gibi) sağlamak
zorundadır. Mükellefler, bilgi işlem sistemini/sistemlerini oluşturan yazılım,
donanım, dosya, dokümantasyon ve diğer unsurları, hiçbir şekilde kısmen
veya tamamen vergi inceleme elemanlarının ve Başkanlıkça görevlendirilecek
personelin erişimini ve denetimini engelleyecek bir sözleşme veya lisansa
konu edemez.
21) E-fatura sistemine geçilmesinde bilgi teknolojisi uygulamaları açısından
seçenekler nelerdir?
E-fatura uygulaması kapsamında fatura oluşturma, gönderme ve alma
işlemleri;
a) Bilgi işlem sistemlerinin e-fatura uygulamasına entegre edilmesi yoluyla veya
(yeterli bilgi teknolojisi altyapısına sahip olan kurumlar için)
b) E-fatura uygulamasına ait temel fonksiyonların internet üzerinden genel
kullanımını sağlamak amacı ile oluşturulan ve http://www.efatura.gov.tr/
internet adresinde hizmete sunulan e-fatura portalı aracılığıyla (yeterli bilgi
teknolojisi altyapısına sahip olmayan kurumlar için) ya da Özel entegratör
vasıtasıyla gerçekleştirilebilir.
22)E-defter uygulamasına geçmek için şartlar nelerdir?
a) Gerçek kişi mükelleflerin 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri
çerçevesinde üretilen nitelikli elektronik sertifikaya sahip olmaları,
b) Tüzel kişi mükelleflerin 397 ve 421 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel
Tebliğlerinde yer alan belirlemeler çerçevesinde e-fatura uygulamasından
yararlanma iznine sahip olması ve bu çerçevede Mali Mühür temin etmiş
olması,
c) Elektronik defter tutulması, kaydedilmesi, onaylanması, saklanması ve
ibrazında kullanılacak yazılımın uyumluluk onayı almış bir yazılım olması.8
23)E-defter kullanıma ilişkin başvuru nasıl yapılacaktır?
Başvurular www.edefter.gov.tr internet sitesinde belirtilen Başkanlık veya
Genel Müdürlük adresine yazılı olarak yapılacaktır. Talep edilen bilgi ve
belgeler şunlardır;
a) www.edefter.gov.tr internet adresinde yer alan "Elektronik Defter
Uygulaması Başvuru Formu ve Taahhütnamesi" nin imzalı aslı,
b) Tüzel kişiler için başvuru formunu imzalayan kişi veya kişilerin yetkili
olduğunu gösteren şirket imza sirkülerinin noter tasdikli örneği (e-fatura
uygulamasından yararlanmaya başlayan ve imza sirkülerinde herhangi bir
değişiklik bulunmayan mükellefler için bu şart aranmayacaktır.),
c) Elektronik defterlerin oluşturulması sırasında, bu konuda uyumluluk onayı
alınmış bir yazılımın kullanılması durumunda söz konusu yazılım hakkında
yazılımın adı, sürüm numarası gibi mükellef kullanımına özgü bilgiler,
ç) Uyumluluk onayı almamış bir yazılım kullanılmak istenmesi durumunda, 1
sıra numaralı Elektronik Defter Genel Tebliğinin "3.2 Yazılımların Uyumluluk
Onayı" başlıklı bölümünde belirtilen belge ve bilgiler.
24)Defterler hem elektronik ortamda hem de kâğıt ortamında tutulabilir mi?
Hayır. Defterlerini elektronik defter biçiminde tutmaya başlayanlar, söz
konusu defterlerini kâğıt ortamında tutamazlar. Kâğıt ortamında tutulan
defterler için geçerli olan kurallar (süre, cezai yaptırımlar, vb.) e-defterler için
de geçerlidir. Elektronik defter tutanlar, elektronik defterlere ait kayıtların
bozulması, silinmesi, zarar görmesi, işlem görememesi halleri ile olağanüstü
durumların meydana gelmesi halinde, durumu on beş gün içinde Başkanlığa
bildirmek ve kayıtları nasıl tamamlayacağına ilişkin ayrıntılı bir plan sunmak
zorundadır. Elektronik defter tutanlar, elektronik defterlerini oluşturdukları
ve muhafaza ettikleri bilgi işlem sistemlerinin haczedilmesi veya bu
sistemlere yetkili mercilerce el konulması halinde, durumu en geç üç iş günü
içerisinde Gelir İdaresi Başkanlığı’na bildirmek zorundadır.9
25)E-defter uygulamasında tasdik işlemi nasıl öngörülmüştür?
Elektronik defter tutma sürecinde hesap döneminin ilk ayının beratının
alınması açılış onayı, son ayının beratının alınması ise kapanış onayı yerine
geçer.
a) Gerçek kişiler elektronik defterlerini, ilgili olduğu ayı takip eden ayın son
gününe kadar (Aralık ayına ilişkin defterler gelir vergisi beyannamesinin
verilme süresinin sonuna kadar) kendilerine ait güvenli elektronik imza ile
imzalar.
b) Tüzel kişiler elektronik defterlerini, ilgili olduğu ayı takip eden ayın son
gününe kadar (Hesap döneminin son ayına ait defterler kurumlar vergisi
beyannamesinin verilme süresi sonuna kadar) kendilerine ait mali mühür ile
onaylar.
c) İmzalı veya mühürlü defterler için berat dosyaları oluşturulur ve bu
dosyalar Elektronik Defter Uygulaması aracılığı ile Başkanlığın onayına
sunulur.
ç) Başkanlık mali mührünü de içeren beratlar elektronik defter tutanlar
tarafından indirilerek istenildiğinde ibraz edilmek üzere ilgili olduğu
elektronik defterler ile birlikte muhafaza edilir.
26)Aylık onay işlemi ilgili aya kadar olan bütün kayıtları mı içerecektir?
Hayır. Aylık dönem, sadece onaya sunulan ayın defter kayıtlarını ifade
etmekte olup, önceki aylara ait kayıtları içermez. Ancak, hesap dönemi veya
takvim yılı içinde, defterlerini elektronik ortamda oluşturmaya başlayanlar,
izleyen ilk ayda oluşturacakları elektronik defterlerde, ilgili hesap döneminin
başından içinde bulundukları döneme kadar gerçekleştirilen tüm kayıtlara yer
vereceklerdir.
27)Yıl içinde e-defter uygulamasına geçen mükellefler diğer defterlerini ne
yapacaklardır?
E- defter tutmaya başladıkları tarih itibarıyla eski defterlerine kapanış tasdiki
yaptıracaklar ve genel hükümler çerçevesinde muhafaza edeceklerdir.10
28)E-defterlerin muhafaza ve ibrazı nasıl olacaktır?
Elektronik defterler, istenildiğinde ibraz edilmek üzere ilgili olduğu beratları
ile birlikte muhafaza edilmek zorundadır. Defterlerini elektronik ortamında
tutanlar, elektronik defterlerini ve ilgili beratlarını vergi kanunları, Türk
Ticaret Kanunu ve diğer düzenlemelerde yer alan süreler dâhilinde elektronik,
manyetik veya optik ortamlarda muhafaza ve istenildiğinde elektronik,
manyetik veya optik araçlar vasıtasıyla eksiksiz ve okunabilir şekilde ibraz
etmekle yükümlüdür. Muhafaza ve ibraz yükümlülüğü, elektronik defterlerin
ve beratların doğruluğuna, bütünlüğüne ve değişmezliğine ilişkin olan her
türlü elektronik kayıt ve veri, (elektronik imza ve mali mühür değerleri dâhil)
veri tabanı dosyası, saklama ortamı ile doğrulama ve görüntüleme
araçlarının tümünü kapsamakta olup, elektronik defterlere istenildiğinde
kolaylıkla erişebilmeyi, anlaşılabilir ve eksiksiz bir biçimde görüntüleyebilmeyi
ve okunabilir kâğıt baskılarını üretebilmeyi sağlayacak biçimde yerine
getirilmelidir.
29)E-defterler nerede muhafaza edilecektir?
Elektronik defterler ve beratların elektronik defter izni verilenlerin kendilerine
ait bilgi işlem sistemlerinde muhafaza edilmesi mecburi olup, üçüncü kişiler
nezdinde ya da yurt dışında muhafaza işlemi Başkanlık ve Genel Müdürlük
açısından herhangi bir hüküm ifade etmemektedir. Muhafaza
yükümlülüğünün Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde ve Türkiye
Cumhuriyeti kanunlarının geçerli olduğu yerlerde yerine getirilmesi
zorunludur.
30)E-fatura ve e-defter uygulamalarına yönelik olarak detaylı bilgi alınabilecek
yasal mevzuat ve resmi internet adresleri nelerdir?
Konuya ilişkin olarak; 397, 416, 421, 424 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu
Genel Tebliğleri, 1 sıra numaralı Elektronik Defter Genel Tebliği ve Vergi Usul
Kanunu Sirküleri 58 / 2013.03’de detaylı açıklamalar bulunmaktadır. Ek
olarak; www.efatura.gov.tr ve www.edefter.gov.tr internet adreslerinde
uygulamaya yönelik açıklamalar yapılmaktadır.

İşyeri Bina ve Eklentilerinde Alınacak Sağlık ve Güvenlik Önlemlerine İlişkin Yönetmelik

17 Temmuz 2013  ÇARŞAMBA
Resmî Gazete
Sayı : 28710
YÖNETMELİK
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından:
İŞYERİ BİNA VE EKLENTİLERİNDE ALINACAK SAĞLIK VE GÜVENLİK
ÖNLEMLERİNE İLİŞKİN YÖNETMELİK
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar
Amaç
MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, işyeri bina ve eklentilerinde bulunması gereken asgari sağlık ve güvenlik şartlarını belirlemektir.
Kapsam
MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, 20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamına giren bütün işyerlerini kapsar.
(2) Bu Yönetmelik;
a) İşyeri dışında kullanılan taşıma araçlarında veya taşıma araçlarının içindeki işyerlerinde,
b) Yapı ve benzeri geçici veya hareketli iş alanlarında,
c) Maden, petrol ve gaz çıkarma işlerinde,
ç) Balıkçı teknelerinde,
d) Tarım veya orman işyerlerine ait işyeri bina ve eklentileri hariç, işyerinin sınırları içerisinde olmakla beraber işyeri bina ve eklentilerinde çalışanları iş sağlığı ve güvenliği açısından etkilemeyecek uzaklıkta olan veya işyeri bina ve eklentileri ile iş sağlığı ve güvenliği açısından etkileşim içerisinde olamayacak kadar uzak tarım ve orman alanlarında,
uygulanmaz.
Dayanak
MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 30 uncu maddesine dayanılarak ve Avrupa Birliğinin 30/11/1989 tarihli ve 89/654/EEC sayılı Konsey Direktifine paralel olarak hazırlanmıştır.
Tanımlar
MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen;
a) İşyeri bina ve eklentileri: İşyerine bağlı çalışılan alanlar, çalışanların girip çıkılabileceği bina, tesis vb. ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve mesleki eğitim yerleri ve avlu gibi diğer eklentileri,
b) Kanun: 20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununu,
ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
İşverenlerin Yükümlülükleri
Genel Şartlar
MADDE 5 – (1) İşveren, çalışanların sağlık ve güvenliğini korumak için;
a) Ek-1’de belirtilen asgari sağlık ve güvenlik şartlarını yerine getirir.
b) Acil çıkış yolları ve kapılarını her zaman kullanılabilir durumda tutar.
c) İşyeri bina ve eklentileri ile işyerinde bulunan, özellikle Ek-1’de belirtilen ekipman ve araç-gereçlerin düzenli olarak teknik bakımlarını yapar, çalışanların sağlık ve güvenliklerini olumsuz etkileyebilecek aksaklıkları en kısa zamanda giderir ve gerekli kayıtları tutar.
ç) İşyeri bina ve eklentileri ile ekipmanlarının, araç ve gereçlerinin, özellikle havalandırma sistemlerinin uygunhijyen şartlarını sağlayacak şekilde düzenli olarak temizliğini yapar ve gerekli kayıtları tutar.
d) Risklerden kaynaklanan zararları önlemek veya ortadan kaldırmak amacıyla güvenlikle ilgili kullanılan, özellikle Ek-1’de belirtilen ekipman ve araç-gereçlerin periyodik bakım ve kontrolünü yapar ve ilgili kayıtları tutar.
e) İşyeri bina ve eklentilerinde yeterli aydınlatma, havalandırma ve termal konfor şartlarını sağlar.
f) İşyerinin düzenini, sağlık ve güvenlik risklerine yol açmayacak ve çalışanların işlerini rahatça yapacakları şekilde sağlar.
g) Acil durumları ve yangını önleyici ve bunların olumsuz sonuçlarını sınırlandırıcı gerekli tedbirleri alır, özellikle Ek-1’de belirtilen ekipman ve araç-gereçlerin periyodik bakım ve kontrolünü yapar, gerekli kayıtlarını tutar.
ğ) Çalışanların barınma ihtiyacını karşılaması durumunda, barınma şartlarını çalışanların sağlığını ve güvenliğini koruyacak şekilde düzenler.
(2)  İşveren birinci fıkrada belirtilen hükümleri yerine getirmek üzere, ihtiyaç duyduğu hallerde, temizlik, periyodik bakım ve kontroller için, yapılacak işe uygun kişi, kurum ve kuruluşlardan destek alabilir.
Çalışanların bilgilendirilmesi
MADDE 6 – (1) İşveren, Kanunun 16 ncı maddesinde belirtilen hususlar saklı kalmak kaydı ile çalışanları ve çalışan temsilcilerini, bu Yönetmelikte belirtilen konularda, işyerinde bulunan sağlık ve güvenlikle ilgili riskler ve alınan tedbirler hakkında bilgilendirir.
Çalışanların görüşlerinin alınması ve katılımlarının sağlanması
MADDE 7 – (1) İşveren, bu Yönetmelikte belirtilen konularda Kanunun 18 inci maddesine uygun olarak çalışanların veya çalışan temsilcilerinin görüşlerini alır ve katılımlarını sağlar.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
Uygulama
MADDE 8 – (1) Bu Yönetmelikte belirtilen tedbirler saklı kalmak kaydı ile Bakanlıkça çıkartılan yönetmelikler başta olmak üzere, yürürlükteki ilgili diğer mevzuat hükümleri de uygulanır.
(2) Bu Yönetmelik kapsamında yer alan hususlarda açıklayıcı bir hüküm bulunmaması halinde sırasıyla;
a) İlgili Türk standartları,
b) Avrupa standartları,
c) Uluslararası geçerliliği kabul edilen standartlar,
dikkate alınır.
Yürürlükten kaldırılan yönetmelik
MADDE 9 – (1) 10/2/2004 tarihli ve 25369 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İşyeri Bina ve Eklentilerinde Alınacak Sağlık ve Güvenlik Önlemlerine İlişkin Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır.
Yürürlük
MADDE 10 – (1) Bu Yönetmelik hükümleri  yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 11 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı yürütür.
EK-1
İŞYERİ BİNA VE EKLENTİLERİNDE UYGULANACAK ASGARİ SAĞLIK VE GÜVENLİK ŞARTLARI
Genel yükümlülük
1 - İşveren,  işyerinin ve yapılan işin niteliğinin ve risklerinin gerektirdiği her durumda, bu Ekte belirtilen hususları yerine getirir.
2 – Elektrik, havalandırma ve yangın tesisatıyla ilgili periyodik bakım ve kontroller 25/4/2013 tarihli ve 28628 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği hükümlerine uygun şekilde yapılır.
Binaların yapısı ve dayanıklılığı
3 - İşyeri binaları ile bunlara yapılacak her çeşit ek ve değişiklikler, yapılan işin özelliğine uygun nitelik ve yeterli sağlamlıkta inşa edilir. Binaların dayanımına ilişkin değerlendirmelerde 6/3/2007 tarihli ve 26454 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelikten ve TS 500 standardından yararlanılabilir.
Elektrik tesisatı
4 - Elektrik tesisatı, yangın veya patlama tehlikesi oluşturmayacak şekilde projelendirilip tesis edilir ve çalışanlar doğrudan veya dolaylı temas sonucu kaza riskine karşı korunur.
5 - Elektrik tesisatının projelendirilmesi, kurulması, malzemesinin ve koruyucu cihazlarının seçimi kullanılacak gerilime ve ortam şartlarına uygun olarak yapılır ve bakımı, onarımı, kontrolü ve işletilmesi sağlanır. Bu kapsamda yapılacak testlerde TS HD 60364-4-43 standardı göz önünde bulundurulur ve gerekli kayıtlar tutulur.
6 - Elektrik tesisinin kurulmasında 30/11/2000 tarihli ve 24246 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği, 4/11/1984 tarihli ve 18565 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektrik İç Tesisleri Yönetmeliği ile 21/8/2001 tarihli ve 24500 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektrik Tesislerinde Topraklamalar Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak gerekli sağlık ve güvenlik tedbirleri alınır.
7 - Patlayıcı ortam oluşması muhtemel olan iş yerlerinde elektrik tesisleri 30/12/2006 tarihli ve 26392 4 üncü Mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Muhtemel Patlayıcı Ortamda Kullanılan Teçhizat ve Koruyucu Sistemler İle İlgili Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde kurulur.
8 - İşyerinin ana pano ve tali elektrik panolarında seçicilik ilkesine uygun kaçak akım rölesi (artık akım anahtarı) tesis edilir.
9 - Parlayıcı, patlayıcı, tehlikeli ve zararlı maddelerin üretildiği, işlendiği ve depolandığı yerlerde, yüksek bina ve bacalar ile direk veya sivri çıkıntılar gibi yüksek yerler bulunan binalarda, yıldırıma karşı yürürlükteki mevzuatın öngördüğü tedbirler alınır ve tesisler kurulur.
Acil çıkış yolları ve kapıları
10 - İşyerlerindeki bütün acil çıkış yolları ve kapılarının;
a) Doğrudan dışarıya veya güvenli bir alana açılması sağlanır ve önlerinde ya da arkalarında çıkışı önleyecek hiçbir engel bulunmaz.
b) Herhangi bir tehlike durumunda, bütün çalışanların işyerini derhal ve güvenli bir şekilde terk etmelerini mümkün kılacak şekilde tesisi sağlanır. Gerekli durumlarda bu konuyla ilgili planlar hazırlanarak düzenli tatbikatlar yapılır.
c) Sayısı, nitelikleri, boyutları ve yerleri; yapılan işin niteliğine, işyerinin büyüklüğüne, kullanım şekline, işyerinde bulunan ekipmana ve bulunabilecek azami kişi sayısına göre belirlenir. 27/11/2007 tarihli ve 2007/12937 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olması sağlanır.
ç) Acil çıkış kapılarının, acil durumlarda çalışanların hemen ve kolayca açabilecekleri şekilde olması sağlanır. Bu kapılar dışarıya doğru açılır. Acil çıkış kapısı olarak raylı veya döner kapılar kullanılmaz.
d) Acil çıkış yolları ve kapıları ile buralara açılan yol ve kapılarda çıkışı zorlaştıracak hiçbir engel bulunmaması, acil çıkış kapılarının kilitli veya bağlı olmaması sağlanır.
e) Acil çıkış yolları ve kapıları, 23/12/2003 tarihli ve 25325 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Güvenlik ve Sağlık İşaretleri Yönetmeliğine uygun şekilde işaretlenir. İşaretlerin uygun yerlere konulması ve kalıcı olması sağlanır.
f) Aydınlatılması gereken acil çıkış yolları ve kapılarında, elektrik kesilmesi halinde yeterli aydınlatmayı sağlayacak ayrı bir enerji kaynağına bağlı acil aydınlatma sistemi bulundurulur.
Yangınla mücadele
11 - İşyerinin büyüklüğüne, yapılan işin özelliğine, işyerinde bulunan ekipmanlara, kullanılan maddelerin fiziksel ve kimyasal özelliklerine ve işyerinde bulunabilecek azami kişi sayısına göre, işyerinde etkili ve yeterli yangın söndürme ekipmanı ile gerektiğinde yangın detektörleri ve alarm sistemleri bulundurulur.
12 - Yangın söndürme ekipmanları her zaman kullanıma hazır bulundurularak, bu ekipmanların mevzuatın öngördüğü periyotlarda bakımı ve kontrolü yapılır. Yangın söndürme ekipmanları kolay kullanılır nitelikte olur, görünür ve kolay erişilir yerlere konulur ve bu ekipmanların önlerinde engel bulundurulmaz.
13 - Yangın söndürme ekipmanı ve bulunduğu yerler Güvenlik ve Sağlık İşaretleri Yönetmeliğine uygun şekilde işaretlenir. İşaretler uygun yerlere konulur ve bu işaretlerin kalıcı ve görünür olması sağlanır.
14 - İşyerlerinde bağımsız kaçış,  çıkış ve merdivenler ile yangınla ilgili bütün özel düzenlemelerin Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olması esastır.
Kapalı işyerlerinin havalandırılması
15 - Kapalı işyerlerinde çalışanların ihtiyaç duyacakları yeterli temiz havanın bulunması sağlanır. Yeterli hava hacminin tespitinde, çalışma yöntemi, çalışan sayısı ve çalışanların yaptıkları iş dikkate alınır.
16 - Çalışma ortamı havasını kirleterek çalışanların sağlığına zarar verebilecek atıkların ve artıkların derhal dışarı atılması sağlanır. Boğucu, zehirli veya tahriş edici gaz ile toz, buğu, duman ve fena kokuları ortam dışına atacak şekil ve nitelikte, genel havalandırma sisteminden ayrı olarak mekanik (cebri) havalandırma sistemi kurulur.
17 - Mekanik havalandırma sistemi kullanıldığında sistemin her zaman çalışır durumda olması sağlanır. Havalandırma sisteminin çalışmaması, iş sağlığı ve güvenliği yönünden tehlikeli ise arızayı bildiren kontrol sistemi tesis edilir. Mekanik ve genel havalandırma sistemlerinin bakım ve onarımları ile uygun filtre kullanım ve değişimleri yıllık olarak yetkili kişilere yaptırılır.
18 - Pasif (suni) havalandırma sistemlerinde hava akımının, çalışanları rahatsız etmeyecek, çalışanların fiziksel ve psikolojik durumlarını olumsuz etkilemeyecek, ani ve yüksek sıcaklık farkı oluşturmayacak şekilde olması sağlanır.
Ortam sıcaklığı
19 - İşyerlerinde termal konfor şartlarının çalışanları rahatsız etmeyecek, çalışanların fiziksel ve psikolojik durumlarını olumsuz etkilemeyecek şekilde olması esastır.  Çalışılan ortamın sıcaklığının çalışma şekline ve çalışanların harcadıkları güce uygun olması sağlanır. Dinlenme, bekleme, soyunma yerleri, duş ve tuvaletler, yemekhaneler, kantinler ve ilk yardım odaları kullanım amaçlarına göre yeterli sıcaklıkta bulundurulur. Isıtma ve soğutma amacıyla kullanılan araçlar, çalışanı rahatsız etmeyecek ve kaza riski oluşturmayacak şekilde yerleştirilir, bakım ve kontrolleri yapılır. İşyerlerinde termal konfor şartlarının ölçülmesi ve değerlendirilmesinde TS EN 27243 standardından yararlanılabilir.
20 - Yapılan işin niteliğine göre, sürekli olarak çok sıcak veya çok soğuk bir ortamda çalışılması ve bu durumun değiştirilmemesi zorunlu olunan hallerde, çalışanları fazla sıcak veya soğuktan koruyucu tedbirler alınır.
21 - İşyerinin ve yapılan işin özelliğine göre pencerelerin ve çatı aydınlatmalarının, güneş ışığının olumsuz etkilerini önleyecek şekilde olması sağlanır.
Aydınlatma
22 - İşyerlerinin gün ışığıyla yeter derecede aydınlatılmış olması esastır. İşin konusu veya işyerinin inşa tarzı nedeniyle gün ışığından yeterince yararlanılamayan hallerde yahut gece çalışmalarında, suni ışıkla uygun ve yeterli aydınlatma sağlanır. İşyerlerinin aydınlatmasında TS EN 12464-1: 2013;  TS EN 12464-1.2011: 2012;  standartları esas alınır.
23 - Çalışma mahalleri ve geçiş yollarındaki aydınlatma sistemleri, çalışanlar için kaza riski oluşturmayacak türde olur ve uygun şekilde yerleştirilir.
24 - Aydınlatma sisteminin devre dışı kalmasının çalışanlar için risk oluşturabileceği yerlerde yeterli aydınlatmayı sağlayacak ayrı bir enerji kaynağına bağlı acil aydınlatma sistemi bulunur.
İşyeri tabanı, duvarları, tavanı ve çatısı
25 - İşyeri, çalışanların fiziksel faaliyetleri, yapılan işlerin niteliği ve termal konfor şartları dikkate alınarak uygun bölümlere ayrılır.
26 - İşyerlerinde, taban döşeme ve kaplamalarının sağlam, kuru ve mümkün olduğu kadar düz, kaymaz ve seviye farkı bulunmayacak bir şekilde olması sağlanır, buralarda tehlikeli eğimler, çukurlar ve engeller bulundurulmaz. Patlayıcı ve tehlikeli maddelerin imal edildiği, işlendiği ve depolandığı işyeri binalarında taban, tavan, duvar ve çatıların Binaların Yangından Korunması Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine uygun olması sağlanır.
27 - Taban ve asma kat döşemeleri, üzerine konulacak makine, araç-gereç ve benzeri malzeme ile buralarda bulunabilecek çalışanların ağırlığına dayanabilecek şekilde yapılır.
28 - İşyerlerinde taban döşeme ve kaplamaları, tavan ve duvarlar uygun hijyenik şartları sağlayacak şekilde temizlemeye elverişli ve sağlık ve güvenlik yönünden uygun malzemeden yapılır.
29 - İşyerlerinde bina, avlu, geçit ve ulaşım yollarında ve bunların civarında bulunan saydam veya yarı saydam duvarlar ile özellikle camlı bölmeler, açık bir şekilde işaretlenir, ayrıca güvenli malzemeden yapılır veya çarpma ve kırılmaya karşı korunur.
30 - İşyeri tavanının, yeterli hava hacmini ve havalandırmayı sağlayacak ve sağlık yönünden sakınca meydana getirmeyecek yükseklikte olması esastır.
31 - İşyerlerinin çatıları dayanıklı malzemeden inşa edilir, mevsim şartları dikkate alınarak çalışanları dış etkilerden tamamen koruyacak ve iş sağlığı ve güvenliği yönünden risk oluşturmayacak şekilde yapılır.
32 - Yeterli sağlamlıkta olmayan çatılara çıkılmasına ve buralarda çalışılmasına, güvenli çalışmayı temin edecekekipman sağlanmadan izin verilmez.
Pencereler
33 - İşyerlerinde pencerelerin ve tavan pencerelerinin, güvenli bir şekilde açılır, kapanır ve ayarlanabilir olması sağlanır. Pencereler açık olduklarında çalışanlar için herhangi bir tehlike oluşturmayacak şekilde yerleştirilir. Çalışanları, pencere ve menfezlerden gelen güneş ışığının, ısısının ve hava akımlarının olumsuz etkilerinden koruyacak gerekli tedbirler alınır.
34 - Pencerelerin güvenli bir şekilde temizlenebilir özellikte olması sağlanır. Ayrıca pencerelerin, temizlikekipmanlarının kullanılmasına uygun olması sağlanır veya temizliğini yapanlar ile temizlik sırasında bina içinde ve dışında bulunanlar için tehlike oluşturmayacak araç-gereçler seçilir.
Kapılar ve girişler
35 - Kapı ve girişlerde aşağıda belirtilen esaslara uyulur:
a) Kapı ve girişlerin yerlerinin, sayılarının, boyutlarının ve yapıldıkları malzemelerin, bulundukları oda ve alanların yapısı ile kullanım amacına ve çalışanların rahatça girip çıkmalarına uygun olması sağlanır.
b) Her iki yöne açılabilen kapılar saydam malzemeden yapılır veya bu kapılarda karşı tarafın görünmesini sağlayan saydam kısımlar bulunur.
c) Saydam veya yarı saydam kapıların yüzeyleri çalışanlar için tehlike oluşturmayan güvenli malzemeden yapılır veya kırılmalara karşı korunur.  Saydam kapıların üzeri kolayca görünür şekilde işaretlenir.
ç)  Raylı kapılarda raydan çıkmayı ve devrilmeyi önleyici güvenlik sistemi bulunur.
d) Yukarı doğru açılan kapılarda aşağı düşmeyi önleyici güvenlik sistemi bulunur.
e) Kaçış yollarında bulunan kapılar, uygun şekilde işaretlenir. Bu kapılar yardım almaksızın her zaman ve her durumda içeriden açılabilir özellikte olur.
f) Araçların kullanıldığı geçit ve kapılar yayaların geçişi için güvenli değilse bu mahallerde yayalar için ayrı geçiş kapıları bulunur. Bu kapılar açıkça işaretlenir ve bu kapıların önlerinde hiçbir engel bulunmaz.
g) Mekanik kapıların çalışanlar için kaza riski taşımayacak şekilde çalışması sağlanır. Bu kapılarda kolay fark edilebilir ve ulaşılabilir acil durdurma cihazları bulunması ve herhangi bir güç kesilmesinde otomatik olarak açılır olmaması durumunda kapıların el ile de açılabilmesi sağlanır.
Ulaşım yolları - tehlikeli alanlar
36 - Merdiven, koridor, geçiş yolu, yükleme yeri ve rampa dâhil bütün yolların, yaya ve araçların güvenli hareketlerini sağlayacak ve yakınlarında çalışanlara tehlike oluşturmayacak şekil ve boyutlarda olması sağlanır. İşyeri içerisindeki erişim yollarının engebeli, çukur, kaygan olmaması sağlanır ve bakımları yapılır.
37 - İşyerinde yayalar tarafından veya malzeme taşımada kullanılan yolların, bulunabilecek azami kullanıcı sayısına ve yapılan işin niteliğine uygun boyutlarda olması sağlanır ve bu yollar açıkça işaretlenir. Malzeme taşınan yollarda yayalar için yeterli güvenlik mesafesi bırakılır.
38 - Araç geçiş yolları ile kapılar, yaya geçiş yolları, koridorlar ve merdivenler arasında yeterli mesafe bulunması sağlanır. Çalışma mahallerinde yapılan iş, kullanılan makine ve malzeme göz önüne alınarak, çalışanların korunması amacıyla araç geçiş yolları açıkça işaretlenir.
39 - Yapılan işin özelliği nedeniyle malzeme veya çalışanların düşme riski bulunan tehlikeli alanlara, görevli olmayan kişilerin girmesi uygun araç ve gereçlerle engellenir. Tehlikeli alanlara girme yetkisi olan kişilerin korunması için uygun tedbirler alınır, bu alanlar açıkça işaretlenir.
40 - Yüksek geçit, platform veya çalışma sahanlıklarının serbest bulunan bütün tarafları ile çalışanların yüksekten düşme riskinin bulunduğu yerlere, düşmelere karşı uygun korkuluklar yapılır. Bu korkuluk ve ara elemanlarının yükseklikleri, dayanımı ve açıklıkları çalışma alanının güvenliğini sağlayacak ve buralardan düşme riskini ortadan kaldıracak nitelikte olur.
Merdivenler
41 - Merdivenlerin; işyerinin büyüklüğüne, yapılan işin özelliğine, işyerinde bulunabilecek azami kişi sayısına göre, ateşe dayanıklı yanmaz malzemeden, sağlam, yeterli genişlik ve eğimde, etrafı düşmelere karşı uygun korkuluklarla çevrili olması sağlanır. Merdivenler, ilgili mevzuatın öngördüğü hükümler esas alınarak sağlık ve güvenlik yönünden risk oluşturmayacak şekilde yapılır.
Yürüyen merdivenler ve bantlar için özel tedbirler
42 - Yürüyen merdiven ve bantların güvenli bir şekilde çalışması ve gerekli güvenlik donanımlarının bulunması sağlanır. Bunlarda kolay fark edilir ve kolay ulaşılır acil durdurma tertibatı bulundurulur.
Yükleme yerleri ve rampalar
43 - Yükleme yerleri ve rampalarının, taşınacak yükün boyutlarına uygun olması, çalışanların düşmesini önleyecek şekilde güvenli olması, bu yerlerde en az bir çıkış yeri bulunması, belirli bir genişliğin üzerinde olan yükleme yerlerinde teknik olarak mümkünse her iki uçta da çıkış yeri bulunması sağlanır.
Çalışma yeri boyutları ve hava hacmi - çalışma yerinde hareket serbestliği
44 - Çalışma yerinin taban alanının, yüksekliğinin ve hava hacminin, çalışanların sağlık ve güvenliklerini riske atmadan işlerini yürütebilmeleri, rahat çalışmaları için, yeterli olması sağlanır. İşyerlerinin hava hacminin hesabı, makine, malzeme ve benzeri tesislerin kapladığı hacimler de dâhil edilerek yapılır.
45 - Çalışanın işini yaptığı yerde rahat hareket edebilmesi için yeterli serbest alan bulunur. İşin özelliği nedeniyle bu mümkün değilse çalışma yerinin yanında serbest hareket edeceği alan olması sağlanır.
Dinlenme yerleri
46 - Yapılan işin özelliği nedeniyle çalışanların sağlığı ve güvenliği açısından gerekli hallerde veya 10 ve daha fazla çalışanın bulunduğu işyerlerinde, uygun bir dinlenme yeri sağlanır. İş aralarında uygun dinlenme imkânı bulunan büro ve benzeri işlerde ayrıca dinlenme yeri aranmaz. İşyerlerinde daha uygun bir yer yoksa gerekli şartların sağlanması şartıyla, yemek yeme yerleri dinlenme yeri olarak kullanılabilir.
47 - Çalışma süresi, işin gereği olarak sık ve düzenli aralıklarla kesiliyorsa ve ayrı bir dinlenme yeri yoksa çalışanların sağlığı ve güvenliği açısından gerekli olan hallerde, bu aralarda çalışanların dinlenebileceği uygun yerler sağlanır.
Yemek yeme yeri
48 - Yemeklerini işyerinde yemek durumunda olan çalışanlar için, rahat yemek yenebilecek nitelik ve genişlikte, uygun termal konfor ve hijyen şartlarını haiz yeteri kadar ekipman ve araç-gereç ile donatılmış yemek yeme yeri sağlanır. İşyerlerinde daha uygun bir yer yoksa gerekli şartların sağlanması şartıyla, dinlenme yerleri yemek yeme yeri olarak kullanılabilir. İşveren, çalışanlarına belirtilen şartları taşımak kaydıyla işyeri dışında yemek imkânı sağlayabilir.
Gebe ve emziren kadınlar
49 - Gebe ve emziren kadınların uzanarak dinlenebilecekleri uygun şartlar sağlanır. 14/7/2004 tarihli ve 25522 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik hükümleri de dikkate alınarak uygun şartlar sağlanır.
Soyunma yeri ve elbise dolabı
50 - İş elbisesi giyme zorunluluğu olan çalışanlar için, yeterli büyüklükte, uygun aydınlatma, havalandırma, termal konfor ve hijyen şartlarını haiz, kadın ve erkek çalışanlar için ayrı ayrı soyunma yerleri sağlanır. Çalışanların soyunma yerleri dışındaki yerlerde giysilerini değiştirmelerine izin verilmez. Soyunma yerlerinin kolayca ulaşılabilir ve yeterli kapasitede olması ve buralarda yeterli sayıda oturma yeri bulunması sağlanır.
51 - Soyunma odalarında her çalışan için çalışma saatleri içinde giysilerini koyabilecekleri yeterli büyüklükte kilitli dolaplar bulundurulur. Nemli, tozlu, kirli, tehlikeli maddeler ile çalışılan yerlerde ve benzeri işlerde iş elbiseleri ile harici elbiselerin ayrı yerlerde saklanabilmesi için yan yana iki bölmeli veya iki ayrı elbise dolabı sağlanır. Soyunma yeri gerekmeyen işyerlerinde çalışanların elbiselerini koyabilecekleri uygun bir yer ayrılır.
Duşlar ve lavabolar
52 - Yapılan işin veya sağlıkla ilgili nedenlerin gerektirmesi halinde veya çalışanların yıkanmalarının temizlenmelerinin gerektiği her durumda, kadın ve erkek çalışanlar için ayrı ayrı sıcak ve soğuk akarsuyu bulunan uygun yıkanma yerleri ve duşlar tesis edilir. Duşlar, çalışanların rahatça yıkanabilecekleri genişlikte, dışarıdan içerisi görünmeyecek, uygun havalandırma, aydınlatma, termal konfor ve hijyen şartları sağlanacak şekilde yapılır.
53 - Duşlar ve lavaboların her zaman çalışanların kullanımına hazır halde olması sağlanır, buralarda gerekli temizlik malzemeleri bulundurulur. Duş veya lavaboların soyunma yerlerinden ayrı yerlerde bulunması durumunda, duş ve lavabolar ile soyunma yerleri arasında kolay bağlantı sağlanır.
54 - Duş tesisi gerektirmeyen işlerde, çalışma yerlerinin ve soyunma odalarının yakınında, gerekiyorsa akar sıcak suyu da olan, lavabolar bulunur. Lavabolar erkek ve kadın çalışanlar için ayrı ayrı yapılır.
Tuvalet ve lavabolar
55 - Çalışma yerlerine, dinlenme odalarına, soyunma yerlerine, duş ve yıkanma yerlerine yakın yerlerde, kadın ve erkek çalışanlar için ayrı ayrı olmak üzere, uygun havalandırma, aydınlatma, termal konfor ve hijyen şartları sağlanacak nitelikte yeterli sayıda tuvalet, lavabolar tesis edilir. Tuvalet ve lavabolarda gerekli temizlik malzemeleri bulundurulur.
56 - Tuvalet ve lavabolar,  insan ve çevre sağlığı yönünden risk oluşturmayacak şekilde su depolarına, su geçen yerlere,  gıda maddelerinin depolandığı veya işlendiği yerlere uzak şekilde yerleştirilir.
Atık sulara drenaj kanalı
57 - İşyerlerinde atık ve birikinti suların aktığı ve toplandığı yerler, özel veya genel bir kanalizasyona veya fosseptiğe bağlanır ve uygun bir kapak ile örtülür, bu yerlerin çalışılan mahalden yeteri kadar uzakta bulunması sağlanır. Atık su kanalizasyon kotunun kurtarmadığı durumlarda ise cebri olarak drenaj yapılarak taşmanın önlenmesi sağlanmalıdır.
İlkyardım odaları
58 - İşyerinin büyüklüğü, yapılan işin niteliği ve kaza riskine göre, işyerinde bir ya da daha fazla ilk yardım ve acil müdahale odası bulunması sağlanır.
59 - İlkyardım odaları yeterli ilk yardım malzemesi ve ekipmanı ile teçhiz edilir ve buralarda sedyeler kullanıma hazır halde bulundurulur. Bu yerler, Güvenlik ve Sağlık İşaretleri Yönetmeliğine uygun şekilde işaretlenir.
60 - Çalışma şartlarının gerektirdiği her yerde ilkyardım ekipmanları kolay erişilebilir yerlerde bulundurulur, Güvenlik ve Sağlık İşaretleri Yönetmeliğine uygun şekilde işaretlenir. Acil servis adresleri ve telefon numaraları görünür yerlerde bulundurulur.
Engelli çalışanlar
61 - Engelli çalışanların bulunduğu işyerlerinde bu çalışanların durumları dikkate alınarak gerekli düzenleme TS 9111- TS 12460 standartları göz önünde bulundurularak yapılır. Bu düzenleme özellikle engelli çalışanların doğrudan çalıştığı yerlerde ve kullandıkları kapı, geçiş yeri, merdiven, servis araçları, duş, lavabo ve tuvaletlerde yapılır.
Açık alanlardaki çalışmalarda özel önlemler
62 - İşyerindeki açık çalışma yerleri, yollar ve çalışanların kullandığı diğer açık alanlar, yaya ve araç trafiğinin güvenli bir şekilde yapılmasını sağlayacak şekilde düzenlenir. İşyeri sahasındaki ana yollar, tamir, bakım, gözetim ve denetim için kullanılan diğer yollar ile yükleme ve boşaltma yerlerinde, kapılar ve girişler, ulaşım yolları - tehlikeli alanlar, merdivenler, yürüyen merdivenler ve bantlar için özel tedbirler başlıkları altında belirtilen hususlar uygulanır. Ulaşım yolları - tehlikeli alanlar başlığı altında belirtilen hususlar aynı zamanda açık alanlardaki çalışma yerlerinde de uygulanır.
63 - Açık çalışma alanları gün ışığının yeterli olmadığı hallerde uygun şekilde aydınlatılır.
64 - Açık alanda yapılan çalışmalarda riskler değerlendirilerek çalışanlar özellikle;
a) Olumsuz hava şartlarına ve gerekli hallerde cisim düşmelerine,
b) Zararlı düzeyde gürültüden ve gaz, buhar, toz gibi zararlı dış etkilere,
c) Düşme ve kaymalara,
karşı korunur.
65- Açık alanda yapılan çalışmalarda çalışanların, herhangi bir tehlike durumunda işyerini hemen terk etmeleri veya kısa sürede yardım alabilmeleri sağlanır.
Barınma yerleri
66 - Barınma, dinlenme ve sosyal amaçlı kullanılan tesisler, yanıcı olmayan ve kolay tutuşmayan malzemeden inşa edilir. Barınma amacıyla çadır ve branda kullanılmaz. Barınma yerlerinin ısıtılmasında, duman, gaz ve yangın tehlikesine karşı gerekli tedbirler alınır, mangal, maltız, açık ateş vb. kullanılmaz. Bu yerlerde uygun ve yeterli hijyenikşartlar, aydınlatma, havalandırma ve termal konfor şartları sağlanır. Barınma yerlerinde yeterli sayıda tuvalet, lavabo, duş yerleri bulunur. Bu yerlerde temizlik malzemeleri ile üst baş temizliği için gerekli araç-gereç ve makineler sağlanır.
Çalışan konutları
67 - Çalışan konutları, sağlık gereklerine ve teknik şartlara uygun bir şekilde inşa edilir ve bu konutlarda bir konutta bulunması gereken tesisat kurulur ve tertibat bulundurulur. Çalışan konutlarının, aileleri ile birlikte oturan çalışanlar için ayrı ev veya apartman şeklinde olması sağlanır. Bekâr çalışanlara özgü binalarda, kadınlar ve 18 yaşından küçük çocukların, erkeklerin bulunduğu kısım ile bağlantısı olmayan ve birbirinden ayrı özel kısımlarda yatırılmaları sağlanır.